ASR-I SAÂDETTE ZEKAT  (1)

0
340

EL MECMÛ’UL FIKHÎ

ZEKAT

Namaz ve zekât, sâlih amellerin başında yer alır. Ancak ehemmiyetine binâen “sâlih ameller”den sonra ayrıca bir kez daha zikredilmişlerdir. Hayatını her türlü sâlih amel, namaz ve zekâtla geçiren samimi mü’minler faiz ve benzeri gibi Allah’ın haram kıldığı şeylere asla yanaşmazlar.

Namaz, Arapça’da (salât) kelimesiyle ifade edilir. “Salât” kelimesinin “ateş” anlamındaki (es-salyu) kökünden türediği de söylenmiştir. Araplar eğri olan bir ağacı doğrultmak istedikleri zaman ateşe tutarlardı. Kulda da nefs-i emmâre bulunması sebebiyle bir eğrilik vardır.

Kerîm olan Allah’ın zâtının heybeti ve celâli ise sıcaktır. Öyle ki eğer hicâbı kaldırılsa bu heybet ve celal ulaştığı her şeyi yakar. Mü’min namaza başlayınca işte bu celâle yönelir. Böylece namaz kılan kimseye Rabbânî azametin ve ilâhî kudretin manevî harâreti isâbet eder. Ateşin karşısına konulan odunda eğrilik kalmadığı gibi, namazını dosdoğru kılan mü’minde de eğrilik kalmaz. (1)

Âyet-i kerîmede:“Namazı da dosdoğru kıl! Çünkü bütün şartlarına riâyet edilerek hakkiyle kılınan namaz, insanı her türlü hayasızlıktan, dînin ve aklın kabul etmediği şeylerden alıkoyar” buyrulur. (2)  

‘’İman edip sâlih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılıp zekâtı verenler yok mu, işte onların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir.’’(3)

‘’Sizin dostunuz ancak Allah, O’nun Peygamberi, bir de Allah’a tam boyun eğerek namazı dosdoğru kılan ve zekâtı veren mü’minlerdir’’.(4) 

‘’Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ile, sana indirilene ve senden önce indirilen kitaplara iman eden mü’minlere; özellikle namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, Allah’a ve âhiret gününe iman edenlere pek büyük bir mükâfat vereceğiz.’’(5)

Allah’a dost olmak O’nun düşmanlarına düşman olmak demektir.

Hz. İbrâhim kavminin taptığı putları kastederek:“O putlar benim düşmanımdır. Ancak Âlemlerin Rabbi olan Allah dostumdur” demiştir. (6)

Resûlullah’ın (s.a.s.) dostluğu ise Onu ve Ehl-i Beytini ,neslini malından nefsinden ve bütün insanlardan daha çok sevmek, nefse düşman olmak ve nefsinin kötü arzularına karşı çıkmayı gerektirir.(7)  

Hadis-i şerifte: “Sizden hiç birinizin, tüm arzuları benim getirdiklerime uymadıkça gerçek mânada îman etmiş olmaz” buyrulmuştur (8)

Asr-ı saadette Resulullah’ın (s.a.v.) dilinden zekat ile ilgili nakillerde.

Zeyd bin Ali dedi ki: (Allah’ın selamı üzerine olsun)

Aziz ve Yüce olan Allah kitabında buyurdu ki: !

“Zekâta müstahak sekiz sınıf insan vardır, bu sekiz sınıf insandan birisine zekâtınızı verdiğiniz zaman yeterlidir.”

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

 اِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَـرَٓاءِ وَالْمَسَاك۪ينِ وَالْعَامِل۪ينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَ۬لَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِم۪ينَ وَف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَابْنِ السَّب۪يلِۜ فَر۪يضَةً مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ

Bismillahirrahmanirrahim

“Sadakalar (zekâtlar), Allah tarafından bir farz olarak ancak, fakirlere, yoksullara, o (zekât) ların toplanmasına memur olanlara, kalpleri (İslâm’a) ısındırılacak olanlara, (azat edilecek) köle (ve esir) lere, (borcunu veremeyecek olan fakir) borçlulara, Allah yolundaki (mücahit) lere, muhtaç kalan yolculara mahsustur. Allah hakkıyla bilendir, tam hüküm ve hikmet sahibidir. ‘ (Tevbe-60

Zeyd bin Ali dedi ki: (Allah’ın selamı üzerine olsun)

”Resûlullâh sallalâhu aleyhi ve âlihi ve sellem on çeşit malın zekâtının farz olduğunu söyledi:

Altın, gümüş, (eskiden paralar altın ve gümüşten idi, günümüzde de kâğıt para) buğday, arpa, hurma, kuru üzüm, mısır, deve, sığır ve koyunda zekâtı (sadakayı) farz kıldı.”

Zeyd bin Ali babasından O’da dedesi Ali’den bana söyledi dedi ki: (Allah’ın selamı üzerlerine olsun) 

Resûlullâh sallalâhu aleyhi ve âlihi ve sellem.

” Zekât vermeyen ve zekâtı tam olarak vermeyene lanet etti.”

Zeyd bin Ali babasından O’da dedesi Ali’den bana söyledi dedi ki: (Allah’ın selamı üzerlerine olsun) 

“Faiz (riba) yiyen ve zekât vermeyen dünya ve ahirette bana savaş açmıştır.”

Zeyd bin Ali babasından O’da dedesi Ali’den bana söyledi dedi ki: (Allah’ın selamı üzerlerine olsun) 

El Mâûn zekât demektir.”

Mâûn. الماعون: Zekât vermek yahut bir şeyi geçici olarak kullanması için birine vermek şeklinde yardım demektir. Mekke’de inmiştir, (yedi) ayettir. Dini yalanlayan, iyilikten uzak duran kimseler hakkında inmiştir. (TDV İslâm Ansiklopedisi 2003 28. cilt, 175-176)

Zeyd bin Ali babasından O’da dedesi Ali’den bana söyledi dedi ki: (Allah’ın selamı üzerlerine olsun) Resûlullâh sallalâhu aleyhi ve âlihi ve sellem. buyurdu ki :

‘’~Namaz ancak zekat ile tamam olur.

~Abdestsiz namaz olmaz.

~Ganimet malını zimmetine geçirenin sadakası kabul olmaz.’’

Zeyd bin Ali dedi ki: (Allah’ın selamı üzerine olsun)

~Zekât olarak ayrılmış olan paradan kefen alınamaz.

~Mescit yapımında zekât parası kullanılamaz.

~Köle Azat etmek için zekât parası kullanılamaz

Zeyd bin Ali dedi ki: (Allah’ın selamı üzerine olsun)

”Zimmiye (gayri Müslimlere zekât verilmesi halinde size bir ecir (sevap) yoktur. Zekât verilmesi uygun değildir.”

Zeyd bin Ali’ye sordum: (Allah’ın selamı üzerine olsun)

”Vakti gelmeden bir insan zekâtını verebilir mi?”

(Allah’ın selamı üzerine olsun) dedi ki:

”Caizdir verilebilir.”

(Allah’ın selamı üzerine olsun)’a sordum

”Bir adamın 150 dirhem ve 5 Dinarı var. (zekât vermesi gerekir mi).?”

Dedi ki:

”Zekât vermesi gerekir.” 

(1 Dirhem: 3, 12 gram gümüş) (1 Dinar: 4, 25 gram altın)

(Allah’ın selamı üzerine olsun)’a sordum?:

”Bir adamın akrabalarına zekâtını vermesi uygun olur mu?”

Dedi ki:

”(Bir kişi) bakmakla yükümlü olduklarına zekât veremez.”

Sordum ki: !

”Nafaka vermek zorunda olduğum (bakmakla yükümlü olduğum) kişiler kimlerdir?”

Dedi ki:

”Mirasınızda pay sahibi olan kişiler.’

Zeyd bin Ali dedi ki: (Allah’ın selamı üzerine olsun)

~Mürciye fırkasına

~Kaderiyye fırkasına

~Hariciye fırkasına.

~Resûlullâh sallalâhu aleyhi ve âlihi ve sellem efendimizin nesebi ile savaşanlara zekât verilmez.

” Allah şöyle buyurdu: “Azabım var, onu kimi dilersem onun başına dolarım. Rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır. Fakat rahmetimi özellikle bana karşı gelmekten sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize iman edenlere nasip edeceğim.” (9)

Ey Rabbimiz “Bize dünyada da âhirette de iyi ve güzel olanı takdir buyur. Şüphesiz biz sana yöneldik, senin yolunu tuttuk.

Ehl-i Beytin himmet ve nurunda buluşmak niyazıyla Selam ve Dua ile. Cesim Zeydani-17.04.2022

Kaynaklar:

1-(Bursevî, Rûhu’l-Beyân, II, 391) 

2- (Ankebût 29/45) 

3-(Bakara/277)

4-(Maide/55)

5-(Nisa/162)

6-(Şuarâ 26/77)

7-(Buhârî, İman 8; Müslim, İman 70)

8-(Kenzü’l-Ummâl, I, 217)

9-Â’raf/156