EĞİL,PALU,VE ÇERMİK BEYLERİNİN ATASI OLARAK BİLİNEN PİR MANSUR HAZRETLERİ !!!

0
715

Rasulullahın Amcası Hz.Abbasın Torunlarından Pir Mansur!
Hz.Peygamber efendimizin (sav) amcası olan Hz.Abbas’ın soyundan olan ve Eğil
bölgesine on birinci yüzyılda Hakkari tarafından gelip yerleşen Pir Mansûr
Hazretleri,yöre halkına irşad eden maneviyat büyüklerindendir.
Yerleştiği Eğil bölgesinde ibadetle meşgul olan Pir Mansûr,yöre halkına da
maneviyat yolunda rehber ve mürşid olmuş,o vefat ettikten sonra yerine oğlu Pir Musa geçmiştir.Pir Musa da Babası gibi mutasavvıf olan ve Eğil Piran’da büyük
bir dergah inşa eder Pir Musa gerek Mırdâsîler gerekse diğer aşiretler arasında
meşhur olmuştur. Onun vefatından sonra postnişin olan oğlu Pir Bedir’e geçmiştir.
Takriben on
birinci yüzyılın sonlarında babalarından kalma manevî hakimiyete maddî
hükümdarlığı da eklemek üzere kardeşi Mirdas Beyle birlikte müridleriyle Mırdâsî
Aşireti ve bölgedeki diğer bazı müslüman aşiretlerin desteğini elde ederek Eğil Kalesi’ni küfardan
fehtetmiş ve Eğil Emirliği’ni kurmuştur.
Bu bakımdan yöre halkına liderlik
yaparak Eğil Emirliği’ni kuranların Pir Mansûr’un torunları,bu emirliğin etnik açıdan ana
unsurunun ise Mırdâsîler olduğu görülmektedir. Gerek Mervaniler
Ve Selçuklular zamanında gerekse Osmanlı Devleti’nin sonlarına kadar yaklaşık
sekiz asır Eğil,palu ve çermiki Pir Bedir’in soyundan gelen emirler yönetmiştir.
Pir Mansûr Hazretleri’nin torunlarına Osmanlı Devleti tarafından tasdikli verilen şecere metinlerinde şu bilgiler yer almaktadır:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Yardım ancak O’ndandır.
Tabakât şeyhleri
430 yılının 3 arefe günü Şeyh pir Mansûr’un Allah’ın
rahmeti onun üzerine olsun; Allah onun yüce sırrını takdîs eylesin ve
Allah onun kabrini nurlandırsın yöre halkı ve müridleri onun önünde toplandıkları zaman
ona dediler ki: Ey şeyh pir mansur Sen rasulullahın amcası Hz.Abbas İbn Abdülmuttalib’in neslindensin,bize
bazı deliller ve kerametlerini göstermen lazım ki kalplerimiz bu konuda
tam mutmain olsun.” Onlar ekâbir ve sâdattan kırk dört kişiydiler ve
beraberlerinde üç yüz altmış talebeleri bulunuyordu.
O esnada Şeyh pir Mansûr Allah onun yüce sırrını takdis eylesin ayağa
kalkarak ne bir korunağın ne bir kalenin ne de herhangi bir yapının
bulunmadığı sahraya ve kumlara doğru yöneldi.Onların Tabakât şeyhlerin
talebelerinden yirmi dördünü de yanına aldı, Sincar dağına
vardılar.Şeyh Mansûr en yüksek sesiyle dağa doğru bağırdı,
ardından Şanı Yüce Allah’ın izniyle dağdan yabani bir eşek inerek,
Şeyh pir Mansûr’un yanına kadar geldi. Orada bulunan fakirler yanına
aldığı talebeler Pir Mansûr’un önündeki yabani eşeği görmek için ona
doğru yöneldiler. Eşek ise onlardan ürkerek kaçtı.
Sonra Pir Mansûr
fukarâdan ve talebelerinden ayrılarak yabani eşeğe seslendi. Diğer yabani
eşeklerle birlikte gelip Şeyh’in etrafında toplandılar ve Şeyh mübarek
eli İle onların başlarını okşamaya başladı.Biraz sonra Şeyh onlardan altı
tanesini alıp ayrıldı ve fakirlerin yanına vardı.Şeyh eşeklerden ikisine
ot,ikisine taş ve ikisine kum yüklenmesini emretti.Onlar da hemen Şeyhin
kendilerine emrettiği şeyi yapıp onları yüklediler.Kendi aralarında,Şeyh
bu taşları,kumu ve otu niçin aldı?” diye konuşup dururken Hocaları olan
Tabakât Âlimlerinin yanına döndüler.
Âlimler o yüklerin ne olduğunu sorunca; (Talebeler) iki yük kum,iki yük taş ve
iki yük ot!” dediler. Sonra Şeyh Mansûr’a yönelip
Ey sevgili
dostumuz,bize ve bu fakirlere vereceğin hediye nedir?”diye sordular.Şeyh
fakirlere dönüp, yanınızda olanları getiriniz!” Dedi. Fakirler de kalkıp
yükleri yaban eşeklerinden indirdiler.Şeyh hemen yükleri açtı, kum buğday ununa,
taşlar şekere ve otlar ipeğe dönüşmüştü.Şeyhin velâyetini
ispatlayan bu delili ve kerametleri görünce orada bukunan halkın hepsi birden ayağa kalkıp
başlarını açtılar ve Pir Mansura dediler ki: Sen bizim Şeyhimiz ve pirimizsin.
Doğruluğun muhakkaktır ki Sen Hâşimî Ve Kureyşîsin Seni inkar eden melunun
ta kendisidir dediler.

Pir Mansûr’un kabri halen Diyarbakır’ın Dicle (eski adıyla Piran) İlçesi’nin Kocalan eski adıyla Dîre,Dêran) Köyü’ndedir.
Pir Mansûr Türbesi üzerindeki kitabeye göre
1020(H)/1611(M) tarihinde inşa edilmiştir.Kitabede “Haza mescidu Mansûr bin
Hüseyin ibaresi geçmektedir.Piran adı da Pir Mansûr ve onun oğlu Pir Musa’dan
gelmektedir; “Pirlerin memleketi” anlamındadır.
2 “Tabakât şeyhleri” tabiri, “ileri gelen nesep ve tarih bilginleri” anlamındadır.
3 Metinde geçen 430 tarihi hicrî takvime göredir. Kurban Bayramından bir önceki gün
olan ve hacıların Arafat vakfesine durduğu günü ifade eden “Arefe günü” Zilhicce
Ayı’nın dokuzuncu günü olduğuna göre; 9 Zilhicce 430:
1 Eylül 1039 milâdî tarihine
Cumartesine denk gelmektedir.
4 Sincar Dağları, Irak’ın Kuzeybatısında Dicle ile Fırat arasındaki kuru bir yayla olan el Cezire Bölgesi’nde bulunmaktadır.

Âriflerin baş tâcı; Yetimler ve Miskinlerin Babası Olan; Zâhid ve Âbid Şeyh Seyyid Pir.Mansurun nesebi
şu şekilde) uzanır: O’nun babası Seyyid Hüseyin,babası Seyyid Hasan el-A’rac,onun babası Seyyid Ahmet,
onun babası Seyyid Zâhir,onun babası Seyyid Abdurrahman ez-Zâhid,
onun babası Seyyid Muhammed,onun babası Seyyid Ğânim,onun
babası Seyyid Ali, onun babası Seyyid Cemâlüddîn,onun babası Seyyid
Yûsuf Şihâbüddîn, onun babası Seyyid Ahmed,onun babası Seyyid
Muhammed,onun babası Seyyid Ali
onun babası Nebevî hadîslerin
râvîsi ve Mustafavî ilimlerin vârisi olan Âlimü’l-Âbid Abdullah bin.Abbas
onun babası ise Hz. Abbâs’tır. Allah her ikisinden de razı olsun

Şecere metninde Seyyid Ali adıyla yer alan zât, “Tercümânü’l-Kur’ânlakaplı”Kitapta
Abdullah bin.Abbâs (r.a.)’ın oğludur.
Bu zât İmam Zeynel Âbidinin kızı ile evlenmiştir..