Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a Salât ve selâm Allah’ın Rasûlüne ve Onun pâk Âl-i Âbasına, Ehl-i Beyti,Ashâbı ve Ehl-i Beyt Muhibbanları üzerine olsun.
Hadisler hidayet ve rahmet kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm’in kendisine indirildiği ve Kur’an’ı herkesten daha iyi anlayan ve âyetlerdeki ilâhî maksadın ne olduğunu en iyi bilen Allah Resûlü (s.a.v)nün sözüdür.
Rabbimiz;‘’Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlarla Allah’ı çok zikredenler için Resûlullah’ın güzel bir örnek olduğunu”(El-Ahzâb /21) belirten âyeti ile Hz. Peygamber’in söz ve fiillerini kabul edip ona uymak Müslümanlar için vazgeçilmez ve imanın bir gereği olduğunu ortaya koymaktadır.
“Sürekli örnek gösterilerek dile getirilen,Peygamber evladı olmanın hiç bir önemi yoktur.Eğer olsaydı Hz.Peygamber kendi kızına senin için bir şey yapamam, demezdi,şeklindeki sorularla karşı karşiya kaliyoruz,böylelikle Resulullahın evlatlarını aşağılıyorlar.Bizde bu bilmişlik taslayanlara soruyoruz?Mademki Peygamber evladı olmanın hiç bir önemi yoktur o halde asrı sadet döneminde ve islam tarihinde başta Allah Rasulu (s.a.v.) sırasiyla1.Halife Hz.Ebubekir,2.Halife Hz.Ömer,3.Halife Hz.Osman,4.Halife Hz.Ali,Abbasi Halifeleri,Selçuklu Sultanları,Memluklar,Eyyübiler,Anadolu Selçukluları ve Osmanlı devletinin bütün sultanları rasullahın soyuna neden bu kadar saygı ve hürmet göstermişlerdir.
” Bazı muhaddisler Resulullah kendi kızına şöyle buyurduğunu naklederler; Resûlullah kızı Fatıma’ya ! Ey kızım Fatima Sen de kendini Allah’tan satın almaya çalış; zira senin için de bir şey yapamam diye buyurmuştur: (1)Acaba bu hadisin söylemi nasıl buyurmuştur…
Resûlullah (s.a.v.) bu hadisi şerifi acaba bu şekilde mi söyledi?, Peygamber evladı olmanın bir öneminin olmadığını Kıyamet Günü Şefaâtının olmyacağını mı belirtiyor? Yoksa bu hadisi şerif ile başka bir mesaj mı veriyor?
Hadisin verdiği mesajı doğru anlayabilmeniz için önce şu soruları cevaplamamız gerekiyor.
1-Resûlullah (s.a.v.) bu ikazı niçin yaptı ve gercekten yaptımı ?
2 -Efendimiz (s.a.v.) bu sözü kızı Hz.Fâtıma’ya neden söyledi?
3-Peygamber (s.a.v) evladı olmanın bir önemi yoksa,aynı ikazı Hz.Fatıma’dan başka diğer kızları, Zeynep,Rukiyye ve Ümmü Gülsüm’e neden yapmadı?
4-Hz.Fatma (r.a.) ibadetlerinde namaz kılmakta gevşeklik mi gösteriyordu?
5-Hz.Fatma (r.a.) namaz kılmayı terk mi etmişti ?
İnsani ölçülerde bir kişi ikaz edildiğinde,ikaz edilen kişi muhatap olduğu hatayı yaptığında uyarılır.
Bu hadiste neden muhatap Hz.Fatıma (r.a.) dır?
Hz.Fatıma kimdir? Ve özelliği nedir?
Azda olsa Hz. Fatıma’yı tanımaya çalışırsak Efendimiz (s.a.v.)’in bu hadisi şerif ile vermek istediği mesajı doğru anlamış oluruz inşallah.
Hz.Fâtıma İslamiyet’in gelmesinden yaklaşık bir yıl önce Mekke’de dünyaya geldi.
Hicretin ikinci yılında Hz. Ali (r.a.) ile evlenmiştir. Efendimizin nesli Hz. Fâtıma’dan çocukları vasıtasıyla devam etmiş ve kıyamete kadar gelecek Seyyid ve Şerifler bu tertemiz ve saf menbadan devam edecektir.
İbni Abbas (r.a.)’dan nakledilen hadisi şerifte (Şura suresi 23. ayeti) nazil olduğu zaman .
‘’ De ki:”Sizden Ehli beytime sevgi duymanızdan başka bir karşılık istemiyorum.”
(Şura/23) dediler:
Ya Resulallah yakınlık duyup sevgi göstereceğimiz akrabalarınız kimlerdir?
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki :‘Ali, Fatıma ve onun evlatlarıdır.’’(2)
El Taberani nakleder,Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki :
Tüm hanımların nesli babasındandır.(Nesli evlendiği kocasından devam eder) Fakat Fatma’nın evlatları hariç onlar benim (evlatlarım) neslimdir.Ben onun babasıyım.”(3)
Hz. Fâtıma Nebîler Efendisinin son çiçeği,dünyada neslini devam ettiren nur yumağı,Cennet hanımlarının Seyyidesidir.
O, Zehra ve Betül lakaplarıyla meşhurdu.Zehra;
ak yüzlü,nur yumağı, beyaz,parlak,ve aydınlık yüzlü hanım manasına,Betül ise;Dünyevi heveslerden uzak, ibadet için kendisini Allah’a yönelten, iffetli ve namuslu hanım anlamına gelmektedir.
Hz. Fatıma Allah Resulü’nün (s.a.v.) hiç kimseye yapmadığı övgüleri almıştır.
Ya Fatıma,Allahü teâlâ senin gazabın için gazap eder, senin rızan için razı olur.’’ (4) ‘’Allah, Fatıma ve nesline Cehennemi haram kıldı.’’(5)
Birgün Rasulüllah (s.a.v.) Hz.Fatıma nın elinden tutarak ashabının yanına çıktı ve şöyle dedi:
“Şu kızı tanıyan tanıyordur,tanımayan da bilsin ki; O, Muhammed’in kızı Fatıma’dır. O Benim bir parçamdır. göğsümün içindeki kalbimdir.O’nu inciten Beni incitmiş olur.Beni inciten de Allah’ı incitmiş olur.” (6)
İbn-i Abbas rivayet etti ki: Resûlullah (s.a.v.) bir defasında dört çizgi çizerek (ashabına):
Bunların ne olduğunu biliyor musunuz?” diye sorudu.
Ashap:Allah ve Resulü daha iyi bilir.” diye cevap verdiler.
Hz.Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:
(Bunlar ) Cennet hanımlarının seyyideleri, faziletleri olan; Mezahim kızı Asiye, İmran kızı Meryem, Huveylid kızı Hatice, ve Muhammed kızı Fatıma, dır”(7)
Hz. Peygamber (s.a.v.) sıradan bir insan değildir. O Allah tarafından insanlar arasından seçilmiş ve üstün kılınmıştır.Allah, meleklerden de, insanlardan da elçiler seçer. Muhakkak ki Allah, Semî`(hakkıyla işiten) dir, Basîr (kemâliyle gören) dir. (Hac / 75)’’
Hz. Peygamber sıradan insanlar gibi konuşmaz.Allah’ın emriyle konuşur ve onların sözleri emri ilahi kontrolündedir.’’ Eğer o Resul bizim adımıza birtakım sözler uydursaydı, onu elimizle yakalar, sonra da onun şah damarını keserdik.11 Hakka, 69/44-48)
Resûlullah’ın (s.a.v.) Bu Hadisi Şerif İle İfade Buyurduğu Peygamberin Evladı Olmanın Önemsizliği Değildir.Çünkü Rabbimizin Buyruğunda da Görüldüğü Gibi “RESULULLAH’IN (S.A.V.) NESEBİ ALLAH (C.C.) TARAFINDAN SEÇKİN KILINMIŞTIR”…
‘’Rabbin,dilediğini yaratır ve tercih eder. (O’nun seçme ve yaratmasında) onların tercih hakkı yoktur.Allah,onların ortak koştuklarından münezzehtir ve şânı yücedir. (Kasas/ 68)’’
‘’ De ki: “Hamdolsun Allah’a, selâm olsun seçkin kıldığı kullarına.Allah mı daha hayırlı yoksa O’na koştukları ortaklar mı?’’
(Neml /59)
‘Elçi melekler): Allahın emrine mi şaşıyorsun? Ey ehl-i beyt,Allahın rahmeti, bereketleri sizin üzerinizdedir.Şübhe yok ki,O,asıl hamde lâyık, hayr-u ihsanı çok olandır.’’dediler.(Hûd/73)
“Resûlullah Bu Hadisi Şerifte Nesebinin Önemsiz Değil Bilakis Seçkin Olduğunu Ve Namazın Önemini Ve Ne Kadar Önemli Bir İbadet Olduğunu Belirtilmiştir…
“Allah’u Teâlâ, hususiyle ailemizden ve yakınlarımızdan başlayarak dinin ve namazın tebliğ edilmesini istemekte ve şöyle buyurmaktadır:
“Rasûlüm! Önce en yakın akrabanı uyar.”(Şu’arâ /214)
“Ailene ve ümmetine namazı emret. Kendin de onu kılmaya sabırla devam et.”(Tâhâ /132)
“Ey iman edenler! Hem kendinizi hem de ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan o müthiş cehennem ateşinden koruyun!” (Tahrîm /6)
‘’Rasûlüm! Sana kitaptan ne vahyediliyorsa onu okuyup başkalarına da anlat.Namazı da dosdoğru kıl! Çünkü bütün şartlarına riâyet edilerek hakkiyle kılınan namaz,insanı her türlü hayasızlıktan, dînin ve aklın kabul etmediği şeylerden alıkoyar. Allah’ı zikretmek ise en büyük ibâdettir. Allah,bütün yaptıklarınızı bilir.’’(Ankebut/45)
“Rasulullah (s.a.v.) bir hadisi kudside Allahu Teâlâ’nın şöyle buyurduğunu naklediyor; “Ben ümmetine beş vakit namazı farz kıldım. Ve kendi kendime söz verdim ki, kim (benim yanıma) beş vakit namazı vaktinde kılmaya özen göstererek gelirse,onu Cennet’e koyacağım.Kim de namazlara dikkat göstermezse Benim onun için bir sözüm yoktur” (9)
Ebu’d-Derda (r.a) şöyle dedi:
“Hz. Muhammed (s.a.v) bana şöyle tavsiyede bulundu;
‘Parça parça kesilsen de,yakılsan da Allah’a ortak koşma ve farz olan namazı bilerek terk etme.Kim ki farz olan namazı bilerek terk ederse Allah ‘ın koruması ondan uzaklaşmıştır.” (10)
Cabir ibni Abdullah (r.a)’dan rivayet edilmiştir Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular:
Kişiyle küfür arasında,namazın terki vardır.”(11)
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular:
“Cennetin anahtarı namazdır,namazın anahtarı da abdesttir.”(12)
“Onlar cennetlerdedirler, (cennettekiler) birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler:
“Sizi bu cehennem ateşine sürükleyen nedir?”
Onlar da şöyle cevap verirler: “-Biz namaz kılanlardan değildik.”(Müdessir (41-42-43)
‘’Kim de benim kitabıma sırt döner ve beni anmaktan uzak durursa, şüphesiz dünyada onun için sıkıntılı, dar bir geçim vardır; kıyâmet günü de onu kör olarak diriltip huzurumuza getireceğiz.’’(Tâ-Hâ/124)
‘O’Rabbim! Beni niçin kör olarak dirilttin? Oysa ben dünyada gözleri gören biriydim”diye itiraz edecek.(Tâ-Hâ/125)
‘’Allah buyurur ki: Cezan böyle,sana ayetlerimiz geldi de onları unuttun.İşte (onları unuttuğun gibi) bugün de öylece unutuluyorsun (körlük ve azab içine bırakılıyorsun).”
(Tâ-Hâ/126)
Birgün Rasulullah (s.a.v.) namaz ile ilgili buyurdu ki:
“Her kim şu beş vakit namazı eksiksiz kılarsa namazı,kıyamet gününde ona bir aydınlık, hakkında delil ve kurtuluş olur. Her kim de bu beş vakit namazı gereği gibi kılmazsa kıyamet gününde Karun’la, Haman’la, Firavun’la ve Ubeyy ibn-i Halefle birliktedir.”(13)
Rabbimizin buyurduğu gibi:
”Ama onlardan sonra öyle kötü bir nesil geldi ki,namazı terk ettiler ve şehvetlerinin ardına düştüler.Bunlar, helâk çukuruna düşerek yaptıkları bu azgınlıkların cezasını göreceklerdir.” ”(Meryem/59)
İşte yüksek bir ahlâkî kemâle ve şerefe sahip peygamberlerin ardından böyle hayırsız nesiller gelmiş,bunlar namazı terk etmişlerdir.Bundan maksat onların dinin emirlerine uymayı ve yasaklarından kaçınmayı terk etmiş olmalarıdır.”
“Kulluğun en önemli alameti ve şiarı olması itibariyle burada özellikle namaz söz konusu edilmiştir. Dolayısıyla onlar namaz başta olmak üzere Rabbimizin buyruklarını hiçe sayıp bütünüyle dünyevi ve nefsânî arzularının peşine düşmüşlerdir.”
“Oysa ki; İnsan, sorumluluk taşıması gereken bir varlıktır. Bu,sorumluluğu, Allah’ın emirlerine uymak ve yasaklarından sakınmakla yükümlü olan insan,mutlaka bir gün O’nun huzurunda,dünyada yaptıklarından sorgulanacaktır”.
Çünkü o,tesadüfen dünyaya gelmemiş, Allah’ın takdir ve yaratması ile var olmuştur.
Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de: “Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin gerçekten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?(Mü’minûn, 115) Buyurululduğu gibi insanın bir gün muhakkak hesaba çekileceği bildirilmiştir.
Öldükten sonra dirilip Allah’ın huzuruna getirileceğimiz bugüne “Hesap Günü” diyoruz. Bugün,insanın en dehşetli günlerinden bir gündür. Peygamberler bile bugünün dehşetinden Allah’a sığınmışlardır. peygamberlerden ,
Hz.İbrahim aleyhis selâm,Allah Teâlâ’ya dua ederek :
“Ey Rabbim) İnsanların dirilecekleri (ve huzuruna gelip hesap verecekleri) gün,beni utandırma. O gün ne mal fayda verir, ne evlat. Ancak Allah’a temiz bir kalp ile gelenler başka.”(Şu’arâ /88)
‘’Ey insanlar! Rabbinizden sakının (O’na ibadet edin) ve bir günün azabından korkun ki, baba çocuğundan bir şey ödeyemez, (hiç bir şey karşılığında çocuğunun azabını kaldıramaz),çocuk da babasından bir şey ödeyecek değildir.Muhakkak ki Allah’ın (hesaba çekme) vaadi haktır, olacaktır. O halde sakın dünya hayatı sizi aldatmasın; ve sakın şeytan, sizi Allah’a güvendirmesin (Allah, herkesi bağışlar diye, şeytanın aldatışına uymayın).’’(Lokman/33)
“Bu hadisi şerif ile Resûllullah (s.a.v.), şefaâtının olmayacağı ve Peygamber evladı olmanın bir öneminin olmadığını değil,özellikle neslinin ve namazın önemini belirtmektedir.
Resûllullah (s.a.v.) Müslümanlara şu mesajı veriyor:
‘’ Ey Müslümanlar Rabbimiz bizi yarattı, kendisine iman edip kulluk görevimizi yapmamızı emretti. Ben Allah’ın seçilmiş Resûlü,Nebisi geçmiş ve gelecek günahları af edilmiş birisi olduğum halde Rabbim bana günde altı vakit namaz kılmamı farz kıldı. Size de beş vakit namaz farz kılındı.
“Şu gördüğünüz dünyada iken Cennet ile müjdelenen Cennet hanımlarının Seyyidesi olan, neslimin annesi, bedenimden bir parça,gözümün nuru kızım Fatıma dahi “NAMAZI TERK EDERSE”Kıyamet günü onun için dahi bir şey yapamam. Sakın üzerinize farz olan namazı terk etmeyin.Yoksa Kıyamet günü sizin için bir şey yapamam’’ DEMEK İSTEMİŞTİR!!!!
Fakat maalesef günümüzde bu hadisi şerif açıklanırken bilerek veya bilmeden, (Efendimiz (s.a.v.) ve neslini unutturmak ve Efendimizin (s.a.v.) Şefaâtını yok saymak gibi bir düşünce imasıyla ” Peygamber evladı olmanın bir önemi yoktur.” Şeklinde söylenmektedir. (Doğrusunu Allah ve Resûlü (s.a.v.) daha iyi bilir).
“Rabbim! Beni ve zürriyetimi namazı dosdoğru kılanlardan eyle! Rabbimiz dualarımızı kabul buyur!(İbrahim/40) ‘’ ”Rabbimiz! Hesap kurulacağı gün beni, anamı,babamı ve müminleri bağışla.” (İbrâhîm/41)
Salât ve selâm Allah’ın Rasûlüne ve Onun pâk Âl-i Âbasına,Ehl-i Beyti,Ashâbı ve Ehl-i Beyt Muhibbanları üzerine olsun.Ey Rabbimiz Bunu bizden kabul buyur;Kuşkusuz Sen,Her şeyi işiten ve Her şeyi Bilen’sin.
Resûlullah Bu Hadisi Şerifte Nesebinin Önemsiz Değil Bilakis Seçkin Olduğunu Ve Namazın Önemini Ve Ne Kadar Önemli Bir İbadet Olduğunu Belirtilmiştir…
KAYNAK;
1-(Buharî, Vesâyâ 11; Tefsir (26) 2; Müslim, İman 348-352.)
2-( El Kurtubi : (El Camiul El Ahkam El Kur’an ) 21:8, El Fahreddini El Razi ( El Tefsir El Kebir) 166:27, El Teberani ( El Mucem El Kebir)
3-(El Heysemi fi El Mûcem El Zevaid ) 4:224)
4-(Bezzar ve Beyhaki.)
5-(Bu hadis-i şerifi Müslim,Tirmizi ve Nesei de rivayet etmiştir)
6-(Hakim)
7-(Ahmed b. Hanbel, el-Müsned,6/68) (Hakim, Müstedrek-üs Sahihayn)
8-(Hakim,Taberani)
9-(Ebû Dâvûd,İbn-i Mâce)
10-(Müsned:5/238, El-Bani Sahihi ibn Mace:3529, Beyhaki)
11-(Müslim,Ebu Davud, Tirmizi,İbni Mace,Müsned)
12-(Müsned)
13-(Müsned: 2/169, Darimi: 2/301,İbn-i Hibban:1448)