İSLAM DÜNYASINDA SAHTE SEYYİDLİĞİN ÖNLENMESİ VE UYDURMA ŞECERELERİN ÖNÜNE GEÇİLMESİ İÇİN ÇÜZÜM ÖNERİLERİ BAŞKENT ANKARA HACI BAYRAM-I VELİDE MASAYA YATIRILDI.!!!

0
250

Dünya Seyyidler ve Şerifler Kültür ve Araştırma Derneğimiz tarafından düzenlenen toplantıda “İslam Dünyasının Problemleri ve Nakibül-Eşrâflık Müessesesi Tarafından Resulullahın evlatlarına verilen gerçek Şecerelerin çeşitlerini ve sahte seyyidliğin önlenmesi ve uydurma şecerelerin önüne geçilmesi için Çözüm Önerileri Konuşuldu”:
Ankara Hacı Bayram-ı Veli Türbesinin bahçesinde bulunan Bolu Minettar Restorantta Gerçekleşen Toplantıya yurt içinden ve Yurt Dışından Çok Fazla Bürokrat ve Katılımcılar katıldı.
Kur’an-ı Kerim okunmasıyla başlayan kahvaltılı toplantıda Dünya Seyyidler ve Şerifler Kültür ve Araştırma Derneği Genel Başkanı Dr.Seyyid Hüseyin Zerraki ile Lübnan Seyyidler Cemiyeti Başkanı Dr.Seyyid Şeyh Cemil Abdülhalim,Emekli Kolordu Komutanı Dr.Seyyid Musa Kazım Dalkıran, Kadiri tarikatınin Türkiyemizin önemli isimlerinden Seyyid,Şerif Şeyh Abdülkadir-i Geylani Torunlarından Prof.Dr.Seyyid Şeyh Fadıl Geylani, Çeçenistanın evsanevi lideri Seyyid Şeyh Şamilin Torunlarindan Havai Devletinin istanbul Başkonsolosu Seyyid Muzaffer Bayçöl,Bursa Düseyder şube başkanı ve Kadiriler Ebu Turap Vakfı Başkanı Psikolok Dr.Seyyid Şeyh Sabahaddin Dömek birer konuşma yaparak gündeme ilişkin
önemli açıklamalarda bulundular…
Genel Başkan Dr.Seyyid Hüseyin ZERRÂKİ konuşmasında özetle şöyle dedi…
İslam Dünyasında Özlenen Huzur ve Barışın Yolu Resulullahın Torunlari Seyyid ve Şeriflerden Geçer”
Hazreti resulullah ümmetine emanet ettiği ehli beytine dosdoğru sahip çıkılırsa bu proplemleride beraber aşmış olacağız.
islam coğrafyasında yaşanan olaylar ve katliamların tablosuna bakıldığında,Afganistan,Pakistan,Irak,Suriye, Libya,Somali,Sudan Fas,Tunus,Yemen,Mısır hepsi’de kan revan içersindeler;
Bu durumda olan daha birçok islam ülkeleride vardır,manası sevgi ve barış olan kardeşliği hakkı,adaleti ve merhameti öğütleyen islam dinini ve onun yolu ve esaslarını gösteren yüce rehber kur’an-ı kerim’i yanlış yorumlayan yada cehaletlerinden dolayı yanlış istikametlere götürenler ve gaflet içersinde olanlar yüzünden islam dünyası asırlardır huzur,barış ve esenliğe muhtaç hale gelmiştir.
“Peki ne yapmak lazımdır? Yüce allah’ın anayasası olan Kur-an-ı kerim-i ve islam peygamberi olan Hz.Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.)’nın ehl-i beyti ile ilgili söylemiş olduğu sahih hadislerini dosdoğru yorumlamak ve sahip çıkmak lazımdır. Rasulullah vefat etikten sonra ümmetine emanet ettiği gözide torunlarına ve kiyamete kadar devam eden zürriyetlerine seyyid ve şeriflere sahip çıkılmadı, katletiler yerlerinden ve yuvalarından sürüldüler. Halende islam ülkelerinin çoğunda bu kutlu soya saygı ve hürmet yoktur. Tanımiyorlar ve tanımakta istemiyorlar. “Müslümanlara soruyoruz” ? Ehl-i beyt’in ana vatanı Mekke ve Medine de kaç aile Seyyid ve şerif yaşadığını biliyormusunuz? Maalesef çok komik bir rakam 20 aile yaşiyor. Çünkü emeviler ve daha sonrası vahhabi rejimi onları oradan kovmuşlardır..
Peygamber efendimizin torunları resmi belgelere göre çoğunluğu Türkiyede yaşiyorlar.
4/1 Doğu ve güneydoğuda,geri kalanlarda batı bölgelerimizde yaşiyorlar; İç Anadolu bölgesinde,Karadeniz bölgesinde,Marmara bölgesinde,Ege bölgesinde,Akdeniz bölgesinde ve balkanlarda yaşiyorlar dedi.Toplantıda hazır olan bir gazeteci Dünya Seyyidler ve Şerifler Kültür ve Araştirma Derneği Genel Başkan
Dr.Seyyid Hüseyin Zerraki’ye Şöyle bir soru sordu!soy şeceresi nedir, ne zamandan beri peygamber efendimizin torunları kayd altına alınmışlar ve hangi islam devletleri tarafından ehlibeyt soy şecereleri düzenlendiğıni sorunca ? Genel başkan Dr.Seyyid Hüseyin Zerraki Şöyle dedi:

“İSLAM DEVLETLERİ BAŞTA ABBASİLER,İRAN,FATİMİLER
SELÇUKİLER, MEMLUKLAR, EYYUBİLER, ANADOLU SELÇUKLULARI VE OSMANLI DEVLETİ TARAFINDAN RESULULLAHIN EVLATLARINA/ SEYYİDLERE VERİLEN EHLİBEYT ŞECERELERİ İLE İLGİLİ ŞÖYLE DEDİ.”

Evela Şecere Nedir?Bunun bilimsel olarak tarifini yapalim;
Şecere bir ailenin bilinen en eski atasından başlayarak son üyelerine kadar bütün ailenin bir kökten geldiğini gösteren ağaç görünümü içinde gösteren çizelgedir

Ehli Beyt Soy Şeceresi ise!
Emirül Müminin Hz.Ali ile Hz.Fatima’nın evlatları Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin’in zürriyetini devam eden ve son aile ferdine kadar bu mübarek soydan geldiklerini gösteren önemli bir belgedir…
Ehli beytin şecereleri ve kayıtları! Şura suresi 23.Ayet,Ahzap suresi 33.Ayetleri nazil olduktan sonra peygamber efendimiz Hz.Ali’yi görevlendirerek bu kutlu soyun kayıtları tutulmuş,ehli beyte zekât ve sadakanın haram olduğunu bildirilmiş;Onlara? Sadece fey ve ganimetten hise verilmiştir.
Daha sonra islam devletlerin’den başnakipler ve onların görevlendirdikleri nakibül-eşrâf kaymakamları tarafından şecerenin eveliyatı olmak kaydiyla enaz iki şahit huzurunda tanzim edilerek allah rasulunün torunlarına verilen önemli ve maneviyatı büyük bir soy belgesidır.!!! Sizlerinde bildiğiniz gibi Osmanlı Devletinin kurulması ile birlikte bu ülkeye gelen Resulullahın evlatları seyyidleri ve şerifleri tek tek kayıt altına alınması için başta Osmanlı devletının kurucusu cennet mekan Gazi Osman beyin emir ve talimatı ile! Abbasiler,Fatımiler, Selçukiler ve diğer islam devletlerinde olduğu gibi,kendi ülkesine gelen bu mübarek zatların hak ve hukuklarının korunması sahte seyyidliği önlemek için “SADAT BAKANLIĞI BURSA’DA KURDURMUŞTUR”
İlk Sadat bakanlığı Seyyid Muhammed buhari(emir sultanın talebelerinde seyyid Ali natadır.
Bu bakanlık 150 yıl devam etmiştır bir ara bakanlık kaldırılınca seyyid olmayan sahtekârların meydana çıkmasıyla 2.Sultan beyazıt tarafından 1494 yılında tekrar istanbulda başnakiplik kurumu kurulmuştur,bu kurumun başkanlığına seyyid Mahmud efendi atanmış,Osmanlı devletının kuruluşundan 3 Mart 1924 tarihine kadar devam etmiştir. 600 yıl içersinde 66 tane başnakip,280 tane’de nakibül-eşrâf kaymakamları görev almışlar.Bunların görevleri Seyyid ve Şerifleri bilimsel olarak kayıt altına alarak Hz.
Peygamberin hatırı için bu kiymetli insanlara bazı imtiyazlar verilmiş,
Padişah tarafından saygı ve hürmet gösterilmiş,askerden ve vergiden muaf tutulmuşlar,onlara beratlar verilmiş,
fakir olan seyyidlere maaş bağlanmış, İmparatorluğun önemli türenlerde ve toplantılarında padişahın yanında protokolun önünde oturturmuşlar onların kızlarını dengi ve soylu ailelerle evlendirmişler.
Saddattan olduğuna dair ellerine
şecere veya birer hüccet verilmiştır.
Halifeliğin kaldırılması ile birlikte Nakibül eşrâflık kurum’da lağvedilince
Gerçek Seyyidler arka plana atılarak; bunların yerine bazı grupları,nakşi tarikat şeyhleri bazı alevi dedeleri,bektaşi babaları
ve hatırı sayılır aileleri türk milletine seyyid ve ehl-i beyt diye tanıtmışlar,bugün Osmanlı arşivi ile istanbul il müftülüğü meşihat ve şerriye sicillerinde bulunan nakibül eşraf defterleri üzerinde yapmış olduğumuz araştırma ve çalışmalarımızda bunların böyle olmadığını görüyoruz.
Günümüzde de gerçek Seyyid veya Şerif olduğunu iddia eden kardeşlerimiz mutlaka ellerinde Osmanlı döneminde Nakibül Eşrâf kaymakamları tarafından verilmiş bulunan “NESEB /SOY EHL-İ BEYT ŞECERESİ OLMASI GEREKİR”
Şecere elinde bulunduran Seyyid ve Şeriflerimiz en azında o’şecerenin doğru ve gerçek olması için şecere geriye doğru 1924 yılında önce nakibül eşrâf kaymakamları tarafından düzenlenmiş olacak.Şecerenin alt tarafından şecereyi düzenleyen nakibül eşrâf kaymakamının mühürü ve imzası olacak. Şecerenin alt kısmında yani son bitiminde o’ ailenın reisi (seyyidin) ismi baba ismi ve lakabı yazılı olacak 1924 tarihinden önce yaşamış olacak.Osmanlı döneminde görevli Nakibül eşrâf kaymakamların mühürü olmayan şecereler geçersizdır.Çoğu zaman kontrol için derneğimize getirilen sözde şecereler 1924 tarihinden sonrası görevli olmayan bilmişlik taslayan sözde alim olduğunu iddia eden bazı şecere sahtekârları tarafından vayandaşlarımıza üç ila beşbin dolar karşılığında verilen sahte şecerelerdır.
Bu şecerelerin geçerliği yoktur.
Bu tür şecereleri evinde işyerinde ve elinde bulunduran kişilere sesleniyorum!
Bu belgelerin ve şecerelerin geçerliliği yoktur,lüzumsüz yere paralarınızı böyle sahtekârlara kaptırmayın..
islam dünyasında ne kadar allah resulünün torunları varsa ! Başta Abbasiler,Fatımiler Memluklar,Selçukiler ve Osmanlı Devleti tarafından bunları kayıt altına almışlar,tutulan kayıtlar,belgeler,
hüccetler ve Nakibül Eşrâf Defterleri’de
İstanbul il.Müftülüğü Meşihat ve Şerriye Sicilleri arşivinde mevcuttur…altıyüz yıllık zaman zarfından nakibül-eşrâfların tutmuş oldukları 66 tane defter istanbul il müftülüğü
Meşihat ve şerriye sicilleri arşivinde muhafaza edilmektedır.
İslam dünyasının genelinde Peygamber efendimizin torunları yarısından fazlası Türkiyede yaşiyorlar,4/1 Doğu ve gündoğuda 4/3’de Akdeniz bölgesi Karadeniz bölgesi,
Orta Anadolu bölgesi, Marmara bölgesi,ve Ege bölgesinde yaşiyorlar..
Bir seyyid nereye göçetmiş,nerede doğmuş nerde büyümüş ise o yürenin dili ve kültürünü benimsemiştir…
Dolaysiyle Türk milleti peygamber efendimizin mirasına ve soyuna sahip çıkmış,hiçbir zaman inkâr edilemez.
Nakibül-Eşrâflık Kurumunun Ana Temeli Rasulullah Tarafindan atılmıştır.!!!
Ehli Beyt ile ilgili işlerini takib etmek üzere Rasulullah tarafından tayin edilen ilk memur Hz.Ali R.A.dir.
Dört halife devri ve Ashâbın ehli beytle ilgili tutumlarını islami devirde de devam etmiştir. ilk defa Şecerelerin tutulması ikinci Halife Hz.Ömer tarafından görevlendirilen memurlar vasıtası ile olmuştur. Emevilerde bir iki halife istisna edilirse,Haşimilere ve Abbasiler’e karşı olan düşmanlıkları açıkça meydandadır.
Hilafetin Abbasilere geçmesi ile Rasulullah soyunun fey ve ganimetlerde ki hissesi,Neseblerin korunması ve özelikle Hz.Peygamber’e olan saygı sebebi ile Hicri üçüncü asır ortalarında ilk defa Nikabet teşkilatı Abbasiler bünyesinde kurulmuş,Abbasiler ve Talibiler için ayrı ayrı Nakibü’l Nükabalar tayin edilmiştir,teşkilat Abbasiler bünyesinde sonuna kadar devam etmiştir.Nikabette ilk önemli değişiklik Nikabetin Hasani ve Hüseynilere tahsisi ile Fatimiler yapmıştır.
Eyyübiler,memluklar,
selçuklular ve ilhanlılarda esasta pek değişmeyen nikabet teşkilatı memluk,ilhanlı ve anadolu Selçuklularının bıraktığı ortaklaşa miras olarak Osmanlılara geçmiştir.Şu veya bu devlet vesilesi ile Abbasilerdeki orijinalina ulaşan Nikabet Makamı başındaki Nakibü’l eşrafların vazifeleri hemen hiç değişmeden Osmanlılardan aynen kalmıştır.
Nikabetin kuruluş sebebi bir başka ifadesiyle sahte seyyidlere mani olmak ve gerçek seyyidlere de hürmetle özleştirilen Peygambere hürmet ve tazimdir, Seyyidlerle ilgili vesika ve Şecerelerde özellikle Şura suresi 23.Âyeti ile
bu husus zaman zaman dile getirildiği gibi,Bütün islam Devletlerinde seyyidlere hürmet edilmiş,onlara olan hürmet ise,kendilerini temsil eden Nakibü’l eşrâfların şahıslarında daha bariz olarak kendini hissetmiştir. Osmanlılarda,
Nakibü’l -eşrâflarîn idare mekanizmasında rolü ve yeri olmadığı halde,bütün önemli devlet törenlerine katılarak Padişahın yanında otururlardı.
Hz. Peygamberin Emriyle kurulmuş bulunan bu mübarek ve gözide kurum maalesef Cumhuriyetin ilanından bir yıl sonra 3 mart 1924 tarihinde halifeliğin kaldirilmasii ile birlikte nakibül eşraflik kurumuda lağvedilerek ortadan kaldırılmıştır dedi…Daha sonra
Toplantı,hatıra fotoğraf çekimleriyle sona erdi