Dr.Seyyid Hüseyin Zerraki
Vahiy Evine Saldıran
Kureyşin terör timi,elleri kılıçlarının kabzasında,
topluca vahiy evine saldırıp yatağında yatan peygamberin kanını dökecegi anı beklemekte idiler.
Kapı aralığında peygamberin yattığı yeri gözetliyorlardı
kabuklarına sığınmiyacak kadar seviniyorlardı ve kısa süre sonra son arzularına kavuşacaklarını umuyorlardı.
Fakat Allah’ın galip arslanı Hz.Ali (r.a.) mutamin bir kalple ve günül rahatlığıyla peygamberin yatağına uzanmıştı;çünkü Allah peygamber’ini kurtardığını biliyordu:
Daha önce gece yarısı Peygamber’in evine saldırmaya karar vermelerine rağmen,her nedense bu karardan vazgeçerek,planı sabaha yakın uygulamaya karar verdiler,Ufukta şafak sökmüş,gecenin karanlığını yırtmıştı yalın kılıçlarla topluca peygamberin evine saldıran ve en büyük arzularının gerçekleşmesinin eşiğinde olmaktan oldukça sevinen kureyşlilerin terör,timi;içeriye girdiklerinde Hz.Ali (r.a.) Peygamberin yatağında buldular.Öfke ve şaşkınlık tüm benliklerini sarmış halde Hz.Ali’ye dönerek “Muhammed nerede?”diye sorduklarında,”
Hz.Ali (r.a.)
Onu bana mı emanet etmiştiniz de benden soruyorsunuz?”
cevevabıyla karşılaştılar.
Bu sefer büyük bir öfkeyle Hz.Ali’ye saldırıp,
sürüklüyerek Mescid-i Haram’a getirdiler;fakat kısa bir gözaltından sonra serbest bırakmak zorunda kaldılar ve öfke boğazlarına düğümlenmiş bir halde,Hz peygamber’in yerini bulana kadar aramaya devam etmeye karar verdiler.
Kur’anı kerim,bu eşsiz fedakârlığın ebedileşmesi için,bir ayetle Hz.Ali’yi övüyor ve onu Allah rızasını kazanma yolunda canını hiçe sayan kimselerden biri olarak gösteriyor:
İnsanlardan öyleside vardır ki,benliğinin Allah’ın hoşnutluğunu elde etmeye satar.Allah kullarına karşı Rauf’tur,çok şefkatlıdır.
Müfesirlerinin çoğu,üstteki ayetin nüzul sebebinin “Leyletül-Mebit (Baskın gecesi) hadisesi olduğuna ve bu münasebetle
Hz. Ali (r.a.) Hakkında nazil olduğuna inanmaktadir.
Emevi asırı’nın en büyük canisi ve yalakası SEMURE BİN CÜNDEP isimli kişi İmanını 400.000 dırheme,satarak! Bu ayetin Hz.Ali (r.a.) hakkında nazil olduğunu inkar ederek,umumi bir oturumda bu ayetin Abdurrahman bin.Mülcem hakkında nazil olduğunu söylemiştir.!
Sadece bu ayetin Hz.Ali Hakkında nazil olduğunu inkâr etmekle kalmamıştır,
münafiklar hakkında nazil olan ayeti’de Hz.Ali Hakkında nazil olduğunu eklemiştir..Sözü edilen ayet şudur:
“İnsanlardan öylesi var ki dünya yaşayışı hakkında söylediği söz seni şaşırtırır,
imrendırır,
kalbindekine de Allah’ı tanık tutar.Hâlbuki O’düşmanların
en yamanı,en inatçısıdır
Böyle bir caniye de ancak hakikatı bu şekilde tahrif etmek yakışır.”Semure bin.Cündeb,Ziyad’in Irak Valiliği döneminde Basra kaymakami idi ve Hz.Peygamber ailesine karşı olan kin ve nefretinden dolayı 8000 kişiyi sırf Hz.Ali’yi sevdiklerınden dolayı onları katletti.Kendisine “Neden ve hangi cür’etle bu kadar insanı katlettin ve aralarında suçsuzlarda olabileceğini hiçmi düşünmedinmi?” diye soran ZİYAD’A tam bir küstahlıkla”iki katını öldürmekten’de çekinmezdim.”
Şeklinde cevap vermiştır.
Semure’nin yaptığı alçaklıkları anlatmak,sayfalarca kitap eder.
O’Hz.Peygamberin hurma ağacını kontrol etmek için başkası’nın evine zorunlu olarak girmen gerekse de,izin alman gerekir.”emrini reddeden,hatta hurma ağacını değerinin bir kaç katına Hz. Peygamber’e satmaya yanaşmadan ve izin almamakta ısrar eden kimsedir Bunun üzerine Hz. Peygamber’in evin sahibine,hurma ağacını söküp atmasını söyleyerek;
Semureye:” ziyankâr bir insansın ve islam kimsenin kimseye zarar vermesine izin vermez.”diye buyurdu.
Evet bu birkaç günlük geçici tahrif,saf düşünceli insanlara bir miktar etki etse de geçen,zaman,
taasup perdelerini bir kenara itti ve islam tarihi araştırmacıları gerçekleri evhamların arasinda çekip çıkardı ve hadisçiler ile müffesirler,ayetin Hz.Ali (r.a) Hakkında indiğini tastik ettiler.Bu tarihi olay,Şam halkının ne denli Emevi Propagandaların etkisi altında kaldığını ve Emevilerin ağzından duydukları
her şeyi Levh-i Mahfuz gibi sandıklarını göstermektedir.
Semure gibilerin söylediklerini kabullenen Şam halkının,islam tarihi hakkında en ufak bir bilgiye sahip olmadığı anlaşılmaktadir;
Zira söz konusu ayet indiği sırada,
Abdurrahman bin.Mülcem daha dünyaya gelmemişti;ya da en azinda Hicaz muhitine adım atmamış ve peygamberi görmemiştir….
Yakışıksız Taassuplar
Peygamber’in evinin Kureyşli haydutlar tarafindan muhasara edildiği gece Hz.Ali’nin yaptığı fedakârlık,inkar edilebilecek veya küçümsenecek bir olay değildir.Yüce allah bu tarihi olaya,ebedi kılmak adına kur’anı kerim’de yer vermiş ve büyük tefsirciler de ayetin tefsirinde bu olaya ve ayetin Hz.Ali Hakkında indiğine işaret etmişlerdir.Fakat gözlerinde perde,kalplerinde Hz.Ali’ye büyük bir kin,nefret ve düşmanlik taasupu olan bir takım sözde müslüman kişiler,bu büyük tarihi fazileti,onun fedakârlığının azametini küçümseyecek şekilde tefsir ettiler.
Ehli sünnet’in ünlü alimlerinden Cahiz şöyle yaziyor:
Hz.Ali’nin peygamber’in yatağından yatması,asla büyük bir itaat ve fazilet sayilmaz;
Zira peygamber Hz.Ali’yi yatağında yatması durumunda kendisine bir zarar gelmiyeceğine inandırmıştı.
Cahiz’den sonra pusuda bekleyen Ehli beyt düşmanı İbn.Teymiye-i Dimeşki de şu eklemeyi yapiyor:”
Ali,öldürülmeyeceğini başka bir karineyle de biliyordu;Zira Peygamber,Ali’ye,ertesi gün Mekke’nin belirli bir yerinde,’kimin Muhammed’de bir emaneti varsa gelip alsın’diye ilân etmesini söylemişti;
dolaysiyla peygamber’in kendisine verdiği bu görevden,onun yatağında yatması durumunda kendisine bir zarar gelmiyeceğini anlamıştı.”
Hz.Ali’nin Fedakârlına iki açık delil vardır.
Hz.Ali’nin o geceki amelinin fedakârlıktan başka bir şey olmadığına,onun gerçekten Allah yolunda şahadete hazır olduğuna’da şahitlik etmektedir.
1.Hz.Ali’nin bu tarihi hadise hakkında okuduğu ve Suyuti’nin kendi tefsirinde naklettiği şiirler:
Vegeytu bi-nefsi hayre men vetae’l hasâ,
Ve men tâfe bi’l-Beyti’l-Atigi ve bi’l-hicri,
Muhammedun lemma hâfe en yemkurü bihi,
Fevagâhu Rabbi zulcellâli min’el-mekri,
Ve bittu uraihim metâ yenşurüneni,
Ve gad vettanu nefsi ale’l-gatli ve’l esri.
Türkçesi:
Siper ettim kendimi yeryüzünün en iyisine,
Allah’in evini,
Hicr-i İsmail’i tavaf edene,
Katline ferman çıkarılan Muhammed’e,
Korudu lakin onu Rabbim düşman şerrinden,
Ne zaman saldırılar diye bekleyip sabahladım,
Ölüm ve esarete kendi canımı hazırladım.
2- Bütün Meshep alimleri nakletmişlerdir ki,Yüce Allah, gece iki büyük meleği Cebrail ve Mukaile şöyle hitap etti:ikinizden birine ölümü,diğerine hayatı taktir etsem,hanginiz yaşam hakkını diğerine verip,ölüme razı olur.?”O an hiç biri ölümü kabullenip,kendini diğerine feda edemedi,bunun üzerine Yüce Allah onlara şöyle hitap etti:”Yeryüzüne inin ve görün Ali’nin nasıl da ölümü satın alıp kendini peygamber’e feda ettiğini ve sonra Ali’yi düşmanın şerrinden koruyun ve muhafaza edin…
Bazılarına göre geçen zaman bu bu büyük faziletin üzerini örtmüşse de,Hz.Ali’nin yaptığı,İslam’in başlagıcında dost düşman herkesin nazarında en büyük fedakârlık sayılmaktaydı
Nitekim halife tayini için Hz. Ömer’in emriyle teşkil edilen şurada Hz.Ali bu büyük faziletini şura üyelerine kanıt göstererek şöyle dedi:
Ben, siz şura üyelerine,Allah’ı şahit tutarak soruyorum;Kimdi peygamber’e Hira dağındayken yemek götüren?
ve kimdi onun yatağında yatıp kendisini belaya siper eden?Oradakiler:”
Vallahi ya Ali sendin;başka kimse değil’dır.”dediler.
Merhum Seyyid İbn.Tavus,Hz.Ali’nin fedekârlığı ibrahim peygamberin oğlu
İsmail peyamberin fedekârlığı gibidir.İsmail peygamber nasıl babasının emrine teslim olmuşsa ,Hz.Ali’nin fedakârlıktaki üstünlüğünü ispatliyarak,bu konuda çok güzel bir tahlil yapmıştır.
Dr.aseyyid Hüseyin Zerraki
Düseyder Genel Başkanı