Sözlükte “seçilmiş, emin ve hayırlı”, “bir topluluğun başkanı” anlamında kullanılan nakib kelimesi; Hz. Muhammed’in kızı Hz. Fatıma’nın iki oğlundan Hz. Hasan’ın soyundan gelenleri ifade eden Şerif ve Hz Hüseyin in soyundan gelenleri ifade eden Seyyid, yani peygamberin soyundan gelenlerle ilgilenmek amacıyla kullanılan teşkilatın sorumlusu için kullanılmıştır. Baş nakib efendi başta olmak üzere bütün Nakibuleşraf kaymakamları ilmiye sınıfından seçilirdi.
İslam tarihinde Hz. Muhammed’in (SAV) ailesi, yani onun soyundan gelenler (Ehl-i Beyt’i) Müslümanlar nazarında müstesna bir mevkide görülmesi ve onları sevip, saygı göstermenin dini bir vecibe gibi kabul edilmesi, zaman içinde onlarla ilgili bir takım hizmetleri ifa etmek için görevliler tayin edilmesine yol açmıştır. “Ehl-i Beytim Nuh’un gemisi gibidir; ona binen kurtulur; uzak duran boğulup helâk olur.” (Hâkim, Müstedrek, III, 151; Ahmed, Müsned, III, 157; Tabarânî, el-Kebîr, No:2636-2638.) Ehlibeyt ifadesi hane halkı ev halkı manasındadır. Fakat burada Ehlibeyt’ten kastımız Ehli Aba’dır. Yani Hz Peygamberin (SAV) başta olmak üzere Hz Ali (KV), Hz Fatıma (RA), Hz Hasan (RA) Hz Hüseyin (RA) Efendilerimizden oluşmaktadır.
Bu haliyle kurulan bu kuruma Nakibüleşraflık, kurumun sorumlusuna ise Nakibüleşraf, Nakibü’n-nükeba veya sadece nakib denmiştir. Bu kurumun görevi, Hz. Peygamberin soyundan gelen seyyid (Hz. Hüseyin’in (RA) nesli) ve şerifler (Hz. Hasan’ın (RA) nesli) için neseb hüccetleri düzenleyerek onları kaydetmek, sahip oldukları bazı imtiyaz ve muafiyetleri tanımaktır. Kurumun asli görevlerinden biri de seyyid ve şeriflerin şecerelerinin kayıt altına alarak, müteseyyidlerin (sahte seyyid) sağlanan imkân ve imtiyazlardan yararlanmasına engel olmaktır. Osmanlıda müteseyyidler gerçek Seyyidlere sağlanan imtiyazlardan elde etmek için çok sayıları artmış ve bunun önünün kesilmesi içinde çok önlemler alınmıştır.
İslam tarihinde ilk Nakibüleşraf Hz. Ali (KV)’dir. Seyyid ve Şeriflerin kayıtları Hz. Muhammed’in talimatıyla ilk kez Hz. Ali tarafından kayıt altına alınmıştır. Dolayısıyla il Nakibüleşraf Hz. Ali’dir. Hz. Ali bu görevi Hz. Ebubekir’e devretmiş ve sonra sırayla Hz. Ömer ve Hz. Osman sürdürmüştür. Bu kayıt sistemi Emeviler döneminde kesintiye uğramış fakat Abbasiler döneminde devam ettirilmiştir. Abbasiler döneminde üç türlü kayıt tutulmuştur; Seyyidler, Talibîler ve Abbasilerin ayrı ayrı kayıtları tutmuştur. Abbasiler’de bu makama Nakîbü’l-Abbâsiyyîn, Nakîbü’n-nükebâ, Nakîbü’l-Haşimî, Nakîbü’l-Haşimiyyîn, Nakîbü’l-Aleviyyîn ya da Nakîbü’t-Talibiyyîn gibi isimler verilmiştir.
Fatimiler döneminde Seyyidler, Talibiler ve Abbasiler kayıtlarının tutumunda değişiklik yapılmış, sadece Seyyidlerin kayıtları tutulmaya başlanmıştır. Çünkü daha evvel ki İslam devletlerinde Ali evladı için Abbasi, Caferi, Ukayli ve Zeynebi gibi isimler kullanılırdı. Zengiler Devleti’nde de benzer bir makamın kurulduğu bilinmektedir. Eyyübiler, Selçuklular ve Memlüklüler döneminde nakibüleşraflık devam ettirilmiştir. İlhanlı Devleti’nin Gazan Han döneminde İslâmiyet’i kabul etmesi ile birlikte nakibi olan Nukabay tarafından nakibüleşraflık tesis edilmiştir.
Osman Gazi seyyid ve şerifleri sahiplenmesi daha sonra gelen padişahlara örnek olmuştur. Osmanlılarda Nakibüleşraflık Kurumu ile ilgili ilk bilgiler Yıldırım Bayezid (1389-1402) dönemine kadar iner. Bu dönemde seyyid ve seriflerle ilgilenmek amacıyla 1400 yılında bir makam ihdas edilmiş ve makama ilk kez Bağdat eşrafından Bursa’da İshakiyye (Kazeruniyye) zaviyesi şeyhi Seyyid Muhammed Natta Hüseyni’nin getirildiği bilinmektedir. Seyyid Muhammed, II. Murad devrinde (1421-144) görevine devam etmiştir. Vefatından sonra yerine oğlu Zeynelabidin geçmiştir. Osmanlı döneminde 66 kişi baş Nakiplik yapmıştır. İlk baş nakib efendi Seyyid Mahmud (öl. 1536) vefat, son Seyyid Ahmed efendidir (1915-1924).
Bu makamın kurumsallaşma sürecinde önemli bir dönüm noktası, II. Bayezid devrinde olmuştur. Bu dönemde Bayezid’in hocası Seyyid Abdullah oğlu Seyyid Mahmud’un maaşlı olarak nakibüleşraf atanmasıyla ilk defa gerçekleşmiştir. Dolayısıyla Nakibü’l-eşeşraf unvanını ilk defa kullanan Seyyid Mahmud bu görevi 1537 yılındaki vefatına kadar kullanmıştır. 1494 yılına kadar nakibüleşraflar devletten herhangi bir ücret almazlar, ayrıca nazır unvanıyla anılırlardır.
Nakibü’l-eşraflar protokolde Padişahın yanında yer alırlar ve padişahlardan hürmet görürlerdi. Padişah tahta çıkarken veya sefere çıkarken Nakibü’l-eşraf padişaha kılıç kuşatırdı, ordu ile Sancak-ı Şerifi açarak sefere katılırlardı.
Sancak-ı Şerif (H. 1001/M. 1593) tarihinde ilk defa Avusturya seferinde kullanılmıştır. İki yıl sonra Mukaddes Emanetler arasında muhafaza edilmeye başlanmış ve ilk defa H.1004/M.1597 yılında Eğri seferine götürülmüştür. Sancağın yanında 300 kadar Seyyid ve şerif bulunmuştur. Padişahlar sefere çıktıklarında Nakîbü’l-eşrâf da maiyyetinde olan bir kısım Seyyidlerle birlikte sefere giderdi. Sancağı da ‘Alemdar taşırdı. Nakîbü’l-eşrâfın maiyyetinin yani yanında görev yapanların başında Alemdar gelmektedir. İstanbul teşkilatında, Nakîbüleşrâftan sonra en büyük mevki alemdârlık idi. ‘Âlem, bayrak, sancak manasına gelmektedir. “Dâr” eski ile birleşse sancak ve bayrak taşıyan, bayraktar,
sancaktar manasındadır.
Bunun için bölgelere Nakibü’-leşraf kaymakamları gönderilerek bölgedeki seyyidleri kayıt altına almaktaydılar. Bölgeye giden Nakibü’-leşraflar maiyetiyle yani ailesi ve seyyidlerden oluşan Sadat Çavuşları ile Seyyid Güvenlik Görevlileri giderler, o bölgenin Seyyidlerini toplarlar, Seyyidlik iddiasında bulunanlardan hüccet yani belgesini ister doğru ise tasdikler kayıt altına alırdı. Elinde belgesi olmayana Seyyidlerden şahit ister, oranın Seyyidleri o kişinin Seyyid olduğuna şehadet ederlerse ona da bir hüccet düzenler kayıt altına alırdı. Bütün bu kayıtların bir nüshasını da merkeze Baş Nakib efendiye merkezde kayıt altına alınması için yollar ve oradaki Seyyidlere bir takım nasihatlarda bulunurdu. Bu nasihatlar içerisinde; hareketlerine dikkat etmeleri gerektiğine dair, nasihatlerde bulunur.Onları askerlikten,durumu yerinde olmayanları vergiden muaf tutar ve durumu yerinde olmayanlara maaş bağlar.Çünkü Evladı Resul olanlara sadaka ve zekat haram olduğu için onlara maaş bağlanmaktaydı.Evlilik konusunda denginiz olanlar ile evlenin dışarıya kız verirken muhakkak soylu ailelerden seçin,diye tembihte bulunur. Seyyidler, Seyyidlik alameti olarak başlarına yeşil sarık takarlardı. Bir Seyyid yanlış bir iş yaparsa onu cezalandırmak işi Nakibü’l-eşraf kaymakamına düşmekteydi. Ceza verilirken başındaki yeşil sarık alınır, öpülür daha sonrada bedeni bir ceza verilirdi.
Nakibü’l-eşraf kaymakamları nakiblik görevine uygun, halk arasından itibarlı ve söz geçen Seyyid ailelerden seçilmektedir. Kaymakam, nakibü’l-eşraf mektubu ile atanmakta ve bu atama şeriyye siciline kaydedilmektedir. Görev yaptıkları bölgelerde Seyyid ve müteseyyidleri birbirinden ayırmak, bunların işleriyle ilgilenmek ve cezalandırılmaları gerektiğinde yerel görevlilere müdahale ettirmemektir.
Alemdar, İstanbul’daki teşkilatta nakibü’l-eşraftan sonra alemdar gelmektedir. Alemdar dini törenlerde ve savaşlarda Sancak-ı şerifi taşınmaktaydı.
Sedat Çavuşları, teşkilatın bu üyeleri hakkında yeterli bilgimiz yoktur. Fakat sadat ağa ve çavuşlarının, Seyyid ve şeriflerin denetiminde nakibü’l-eşrafın yardımcıları olarak hizmet ettiklerini söyleyebiliriz. Arşiv belgelerinde sadat çavuşlarının hüccet verilen şahsın yeşiline müdahale etmemeleri veya haksız yere taşıyanlara engel olmalarına dair ifadeler söz konusudur. Suçlu ve borçlu olup dava edilenlerin tutulduğu tevkifhaneler de bu çavuşların nezaret ve denetimi altındadır.
Nakibü’l-eşraf kaymakamlarının görevleri arasında en önemlisi de birde müteseyyid olan yani sahte seyyidleri tespit etmekti. Tespit edilen sahte seyyidleri önce falakaya yatırıp, 72 değnek vurulur, ikinci vukuatında ise Sadat Çavuşları tarafından 3 ay hapse atılırdı. Daha sonra hareketleri Sadat Çavuşları tarafından takip edilir, o mahallenin imamı ve muhtarına bu sahte seyyid eski haline devam ediyor mu hala insanları ben seyyidim diye kandırıyor mu diye sorulurdu. Eğer ki eski haline devam ediyorsa onun sağ eli kesilirdi. Yani Hz Peygamberin yatak odasına girip hırsızlık yaptığı için. Bir örnek vermek gerekirse ikinci Nakibü’l-eşraf Seyyid Muhterem Efendiden Hocazade Seyyid Ömer Efendiye kadar geçen zamanda 23 adet Nakibü’l-eşraf göreve gelmiştir 1158-1745-46 yıllarını kapsamakta 216 yıllık dönemde 5046 adet hüccet düzenlenmiş bu hücceti alanların daha sonraki dönemlerde yapılan teftişlerde gerçekte Seyyid olmadıkları anlaşılıp, hüccetleri iptal edilmiştir.
Osmanlıda Nakibü’l-eşrafların görev süreleri vefat, azil ya da istifa ile sonlanıyordu. Nakibü’l-eşraf kaymakamlarında bunlara ek olarak görev yeri değişikliği yapılmaktaydı. Baş Nakib Efendi ve Nakibü’l-eşraf kaymakamları devletten maaş alırlar ve kendilerine yer tahsis edilirdi.
Osmanlıda 280 kişide Nakibuleşraf kaymakamlığı yapmıştır. Bunların 62’ si tarikat müntesibidir. Bunlardan 33’ü Rıfai, 20 tanesi Kadiri, 5 tanesi Mevlevi, 3 tanesi Sadi ve bir tanesi de Şemsettin Bitlisi ailesine mensup idiler. Nakibü’l-eşraftan 20’sinin şair olması da edebiyat tarihimiz için önemlidir.
Nakibuü’l-eşrafların memleketleri İstanbul 25, Bursa 5, Ankara 4, Isparta 4, Kayseri 2, Erzurum 2, Bağdat 2, Erzincan 1, Diyarbakır 1, Bolu 1, Giresun 1, Kıbrıs 1,Taşkent 1,Tebriz 1, Kırım 1 kişidir.
Nakibü’l-eşraf Defterleri
Nakibü’l-eşraf defterleri, Osmanlı Devleti’nde kimlerin Seyyid ve Şerif kabul edileceği, özellikle yöneticilerin Seyyid ve müteseyyidlerin ayrılması hususunda hassasiyetlerine dair zengin ve ayırt edici malzeme ihtiva eder.
İstanbul Müftülüğü Meşihat Arşivi’nde 38 defter mevcuttur. Bu defterlerde toplamda 10200 kayıt mevcuttur. Bu defterler konularına göre; nakibü’l-eşraflar tarafından verilen seyyidlik hüccetlerini içeren defterler, bunların icmalleri, teftiş defterleri, nakibü’l-eşrafların atamalarına dair defterler olarak ayırmak mümkündür. İlk grupta yer alan defterlerde seyyidlik ve şeriflikleri nakibü’l-eşraflar tarafından kabul edilenlere verilen hüccetleri içerir. İcmal defterlerinde ise hüccetlerden isimler alfabetik sırayla verilmiştir. İcmal defterleri bu özelliği ile seyyidlik iddiasında bulunanların kayıtlı olup olmadıklarını tespit etmek aracıyla kolaylık sağlamıştır. Adından da anlaşılacağı üzere teftiş defterleri belli bölgelerdeki Seyyid teftiş edilmesi ve müteseyyidlerin engellenmesi için kaleme alınmıştır. Buna ek olarak yakın döneme ait defterlerde nakibü’l-eşraf kaymakamlarının tayini ve seyyidlerde alakalı belli kayıtlar bulunmaktadır.
Dünyada Seyyid ve Şerifler
Seyyidlik Allahın kullarına yaratılmadan önce bahşettiği bir şereftir. Bu sebeple günümüzde Seyyidliğin ne olduğu kimlerin Seyyid olduğu bir hayli karıştırılmaktadır. Seyyid olanlar, Haseni ve Hüseyni olanlar yani Hz Ali KV ve Hz Fatıma’nın RA nesli Hz Peygamberin nesli olmaktır. Alevi Dedesi, Bektaşi Babalığı, tarikat Şeyhliği ile Seyyidlik karıştırılmaktadır, her dede, baba ve şeyh olan Seyyid değildir. Yani taraftar olmak başka o Kutlu Soydan gelmek başka bir şeydir.
Bu konuda La’netullahi aleyhi ed-dahilu ve’l harici (Sahte bir şekilde kendisini bu nesebe dâhil edenlere ve bu nesebe mensup olanları dışarıda tutanlara lanet olsun) şeklinde beddua içeren ve Hz Peygambere atfedilen bir hadis dahi bulunmaktadır.
Seyyid ve Şerifler yani Ali Aba yani Ehlbeyt hem Kuran-ı Kerim’de hem de Hadisi Şeriflerde ayrıcalıkları bildirilmiştir.
“Ey Ehl-i Beyt! Allah Teâlâ sizden günâhı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” (Ahzâb 33).
Hz. Aişe diyor ki; “Bir sabah vakti Peygamber evden çıktı. Üzerinde keçi kılından dokunmuş nakışlı bir mırtı bulunuyordu. Hasan geldi, onu içine aldı, Hüseyin geldi, onu da içine aldı, daha sonra Fatıma geldi, onu da içine aldı, en son Ali geldi, onu da abasının içine alarak şu ayeti okudu: Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, (Rics’i) sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. (El-Ahzab suresi: 33)2 (2)
Allah’ın, iman edip hayra ve barışa yönelik iyi işler yapanlara müjdelediği, işte budur. De ki: “Ben, buna karşılık sizden, yakın akrabamı/Ehlibeytimi sevmeniz dışında bir ücret istemiyorum.” Kim bir iyilik/güzellik üretirse onun için, o ürettiğine bir güzellik daha ekleriz. Çünkü Allah Gafûr’dur, çok affeder; Şekûr’dur, iyiliğe karşılık verir/teşekkür eder.(42/Şûrâ, 23)
“(Ey Peygamber! Müslümanlara) De ki: Sizden tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum; istediğim, ancak yakınlarıma (Ehlibeytime) sevgidir.”
“(Ey Peygamber!) Sana gelen bilgiden sonra, kim seninle bu hususta tartışacak olursa, de ki: Gelin, çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra Allah’ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmran Sûresi: 61)
“Şüphe yok ki Allah ve melekleri Peygamber’e salât (rahmet) ederler. Ey inananlar, siz de ona salât edinve tam teslimiyetle ona selâm verin.” (Ahzap Sûresi: 56)
İmam Tirmizi es-Sünen (3722 numara ) kitabında Abdullah b. Abbas’dan rivayet ettiği hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Allah size nimetler verdiği için Allah’ı sevin. Allah’ı sevdiğiniz için de beni sevin. Beni sevdiğiniz için de Ehl-i Beytimi sevin.”
Hz Hasan’ın Zeyd, Hasan, Kasım, Ebubekir, Abdullah, Amr, Abdurrahman, Hüseyin, Muhammed, Yakup, İsmail ve Talha olmak üzere 12 evladı olmuştur. Hz Hasan’ın nesli iki oğlundan Hasanül Müsenna ve Zeyd’den yürümüştür. Hasenîler; Mağrib’de İdrisiler, Mekke ve Yemen’de Süleymaniler, Mekke ve Yemende Beni Uhayzir, Yemen’de Beni Tabataba, Mekke’de Havaşim, Beni Katada ,Ganada Beni Salih, Amul Hasenileri, Fasta Vazzani, ve Kittani Şerifleri, Irak, Yemen, Mağrib, Mekke ve Türkiye’de Geylani Şerifleri, Şazeli Şerifleri, Derkavi Şerifleri, Taberistan ve Deylem Şerifleri.
Hz Hüseyin’in evlatları olan Ali Ekber, Ali Asgar (Zeynelabidin), Cafer, Muhammed, Abdullah 5 oğlundan sadece Zeynelabidin’den nesebi yürümüştür. Türkiye, Irak, Suriye, Afganistan, Zerraki ailesi, Türkiye, Irak, Yemen, Suriye de bulunan Zeydi aileleri, Türkiye, Irak , Mağrib, Suriye de buluna Rufailer,Türkiye, Irak, Suriye de buluna Bedeviler, İsmaililer, Musa Kazım’dan gelen aileler mevcuttur. Dünya genelinde Seyyidlere değişik isimler verilmiştir. Bunlar; Seydi, Mir, Emir, Mirza, Evladı Resul, Evladı Muhammed, Evladı Ali gibi.
Hz. Peygamber’in soyuna mensup çok sayıda seyyid ve şerif de
vardır. Gaza ve cihat anlayışıyla İslâm’ı yaymak için, o devrin İslâm devletlerinin sınır
bölgelerine ilk göçler yedinci asırda olmuştur.Çoğunluğu Türki Devletler,Horasan Bölgesinde Semerkand,Buhara,Merv,Serahs,Fergana,Hokand,Hoten,Cürcan,Mazenderan,Babek,Beyhak,Cilan,Gazne,Mergınan,Nişabur,Toharistan ve Ebherde.Azerbeycanın Gence,Nahçıvan ve Sebzevar bölgelerinde de Ehlibeyt aileler bulunmktadır.Merağa,Tiflis ve Sura şehirlerine de gitmişlerdir.
Kuzey Afrika,Sindbölgesi,Cüzcan,Belh,Fas,Deylem,Suriye ve Filistinde yerşetikleri yerler,Dımaşk,Hileb,Hama,Remle,Tüster,Ba’lebek,Dakka,Taberiyye, ve Gazze dir.Arap Yarım adasında Yemane,Uman,Yemende Mesur ve Aden şehirlerinde ve Hadramut,Hicaz bölgesidir.Irak,bölgesinde Necef,Kerbela,Bağdat,Kufe,Basra,Vasıt,Hair,Hılle,Musul,Nusaybin,Übülle,Horsabad ve Ukbera da bulunmaktadırlar.İran bölgesinde,Tüs,Kum,Rey,Tebriz,Kazvin,Şiraz,Errecan,Dinever,Ehvaz,Isfahan,Medain,Revand,Sircan, ve Tabeste Ehlibeyt aileler bulunmaktadır.Samarra,Maveraünnehir,,Mezopotamya,Kafkasya,Horasan,,Taberistan,Tunusun Sfaks ve Skilli şehirlerinde,Pakistan,Cezayirin Tilimsan,Mısır,Fas’taki İdrisîler (172-375/788-985),342 Yemen ve Hazar Denizi’nin kuzeyinde Taberistan’da Zeydîler, Mısır’da Fatımîler344 (297-567/909-1171, İran ve Irak’ta Büveyhîler (334-447/946-1055), Mekke’de Haşimîler,
Uhayzıroğulları bunlardandır.
Afganistanda Kunduz ve Belh şehirelerinde Ehlibeyt mevcuttur.
Bulgaristanın Varna,Filibe,Lofça,Şumnu,Ahyolu,Karinabad ve Silistre şehirlerinde,Yunanistanın Dimetoka,Gümülcine,Zihne,Saltık,Komotine ve Selanik şehirlerinde de Evladı Resul olanlar mevcuttur.
Hatta ticaret yolları vasıtasıyla Kore’ye kadar giden seyyid ve şerifler
vardır. Yine İspanya topraklarına giden seyyid ve şeriflerin varlığı da bilinmektedir.
Hatta Endülüs’te seyyidlerin gittikçe çoğalması neticesinde hicri 615 yılında Nakîbül-eşrâf görevlendirilmiştir. İslâm’ın, Türkistan ve Malezya gibi bölgelere seyyidler
vasıtasıyla ulaşmıştır.
Basra Körfezinden başlayarak Hint Okyanusu,Güney Çin Denizi ve Doğu Çin Denizi güzergahı ile Koreye gitmişlerdir.Ayrıca Çin in Hai-Nan adasında nüfusları artınca koloni bile kurmuşlardır.
Bugün Dünya üzerinde yaşayan Seyyid ve Şeriflerin çoğu Türkiye’de yaşamaktadırlar, Türkiye’dekilerin de yüzde 10 nu Doğu ve Güneydoğuda geri kalan kısmı ise Karadeniz bölgesi, İç Anadolu bölgesi, Ege bölgesi Akdeniz bölgesi Marmara ve Rumeli taraflarında yaşamaktadırlar.
Seyyidler ve Şerifler Dünyanın neresine gitmişler ise oraya huzur, bereket, düzen, ferahlık götürmüşlerdir. Ayrıca Seyyid ve Şeriflerden Tarikat kurucuları çıkmıştır. Örneğin; Seyyid Abdulkadir Geylani, Seyyid Ahmed Er Rufai, Seyyid Ahmed el-Bedevi, Seyyid İbrahim Dusuki, Seyyid Hasan Şazeli gibi daha nice Evladı Resul olan zatlar halkı irşada yönelmişlerdir.
Başbakanlık Osmanlı Arşivinde Bulunan Bazı Belgeler
Cevdet Maarif, 794; 7 Şevval 1212/25 Ocak 1798
Kütahya’da Nakibü’l-eşraf kaymakamı ve Haliliyye Medresesi’nde müderris olup mezunu bi’l-ifta olan zatın vefatıyla mahlûl kalan vazifesinin büyük oğluna tevcihi.
Cevdet Maarif, 3720; 8 Zilhicce 1262/27 Kasım 1846
Nakibü’l-eşraf ve sadattan Esad Efendi Yerebatan’daki hanesi civarına bir kütübhane inşa ve topladığı nefis kitapları umumun istifadesine koymak arzusunda bulunduğundan, münasebet-i mevkiyesi olan Aşkar Paşa’nın hanesi civarındaki arsasının münasip görülecek surette
istimlâkine muvafakat buyrulması ricası.
Cevdet Maarif, 6703, 5 Rebiülevvel, 1125/1 Mayıs 1713
Haleb’de Doğmuşiye Medresesi müderrisi ve vakfın mütevellisi Tahazade Seyyid Yasin Efendi Mısır Kahire’ye Nakibü’l-eşraf olmakla bu cihetlerin oğlu Seyyid Salih Efendi’ye tevcihi.
Cevdet Maarif, 6871, 24 Muharrem 1147/26 Haziran 1734
Mısır Kahire’de Sorgunmuş Medresesi Müderrisi ve Nakibü’l-eşraf Kaymakamı Ahmed Efendi’ye ilmi payesi tevcihi (Şeyhü’l-islam İshak Efendi imzasıyla).
NAKİBUL EŞRAF KAYITLARINDAN ÖRNEKLER
Seyyid Abdi bin Seyyid Salih bin Seyyid Hasan bin Seyyid Mehmed, N.D.IV, 32b
Seyyid Abdi bin Seyyid Zeyni, N.D.lll, 46a-5
Şerif Abdi bin Şerif Mehmed bin Şerif Ali bin Şerif Mehmed bin Şerife Sitti Hâtun bint-i Seyyid Ali el-Konevî, [Konya] N.D.IV, 33a
Şerif Abdi bin Şerife [Selim] bint-i Seyyid Bahşâyiş, N.D.l, 4b
Şerif Abdi bin Şerife bint-i Seyyid Bahşâyiş, N.D.ll, 14a
Şerif Abdi bin Şerife Selçuk, N.D.lll, 67a-4
Şerif Abdi bin Şerife Selçuk bint-i Seyyid Erdoğdu et-Tarsusî, [Tarsus-Mersin] N.D.l, 22b
Şerif Abdi bin Şerife Selçuk bint-i Seyyid Erdoğdu et-Tarsusî, [Tarsus-Mersin] N.D.ll, 14a
Şerif Abdi bin Şerife Selçuk bint-i Şerife Cennet bint-i Seyyid Abdülmelik eş-şehîr bi-Tencime, N.D.IV, 33b
Şerif Abdi bin Şerife Selim bint-i Seyyid Mehmed el-Bafravî, [Bafra-Samsun] N.D.l, 4a
Şerif Abdi bin Şerife Selime bint-i Seyyid Mahmud el-Bafravî , [Bafra-Samsun][Erencik] N.D.ll, 14a
Seyyid Abdi el-Boluvî bin Seyyid Ahmed, [Bolu] N.D.ll, 7b
Şerif Abdullah, N.D.ll, 14b
Şerif Abdullah Bedirşan Hamza bin Mustafa, N.D.l, 5b
Seyyid Abdullah bin Seyyid Abdülgani bin Seyyid Ömer bin Seyyid Mustafa bin Seyyid Ömer bin Seyyid Ali, v N.D.IV, 32b
Seyyid Abdullah bin Seyyid Abdülkerim bin Seyyid Mehmed bin Seyyid Abdullah bin Seyyid Mehmed, N.D.IV, 33a
Seyyid Abdullah bin Seyyid Mehmed bin Seyyid Abdülmelik el-Karahisarî, [Karahisar] N.D.l, 19b
Seyyid Abdullah bin Seyyid Mehmed bin Seyyid Abdülmelik el-Karahisarî, [Karahisar] N.D.ll, 7b
Seyyid Abdullah bin Seyyid Mehmed es-Samarravî, [Samarra-Bağdad] N.D.ll, 7a
Seyyid Abdullah bin Seyyid Mehmed es-Sâmeravî, [Samarra-Irak] N.D.l, 3b
Seyyid Abdullah bin Seyyid Nebi bin Seyyid Mehmed bin Seyyid İbrahim bin Seyyid Durak, N.D.IV, 32b
Seyyid Abdullah bin Seyyid Zeynelabidin, N.D.lll, 75b-1
Seyyid Abdullah bin Seyyid Zeynelabidin bin Seyyid Hüseyin bin Seyyid el-Hâc Ali, N.D.IV, 33b
Şerif Abdullah bin Şerife Ayşe, [Buhara-Özbekistan] N.D.lll, 60a-4
Şerif Abdullah bin Şerife Ayşe bint-i Seyyid Mehmed bin Seyyid Sinan bin Seyyid Mehmed bin Seyyid Mehmed bin Seyyid Nâsır et-Tımarî, [Tımar] N.D.IV, 33
Seyyid Mehmed bin Seyyid Abdülkadir bin Seyyid Mustafa bin Seyyid Pîr Dede bin Seyyid Şaban bin Seyyid Cüneyd bin Seyyid Yakub el-Malkaravî, [Malkara-Tekirdağ] N.D.IV, 55b
Seyyid Mehmed bin Seyyid Abdülkadir bin Seyyid Yusuf bin Seyyid Abdülkadir el-Cîlü’l-İmâdî, N.D.IV, 54b
Seyyid Mehmed bin Seyyid Abdülkadir bin Seyyid Yusuf min nesl-i Seyyid Abdülkadir el-Cîlü’l-İmadî, N.D.ll, 45b
Seyyid Mehmed bin Seyyid Abdünnebi, [Menteşe-Muğla] N.D.lll, 52b-1
Seyyid Mehmed bin Seyyid Abdünnebi bin Seyyid Hasan bin Seyyid Mehmet
bin Seyyid İlyas el-Menteşevî, [Menteşe-Muğla] N.D.IV, 56a
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed, [Büyükşeyhlü] N.D.lll, 18b-2
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed, N.D.lll, 63a-1
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed, N.D.lll, 71b-2
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed, N.D.lll, 23a-4
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed bin Seyyid Abdülmelik eş-şehîr bi-Tencime, N.D.IV, 56b
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed bin Seyyid Abdülmelik eş-şehîr bi-Tencime, el-Hamidî, [Hamid-Isparta] N.D.ll, 10a
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed bin Seyyid Abdülmelik eş-şehîr bi’t-Tencime el-Hamidî, [Hamid-Isparta] N.D.l, 22a
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed bin Seyyid Ali el-Kazer ? el-Kumî, [Kum-İran] N.D.l, 19a
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed bin Seyyid Ali el-Kazer? el-Kumî, [Kum-İran] N.D.ll, 9b
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed bin Seyyid Mehmed bin Seyyid Lütfi bin Seyyid Nasreddin el-Niğdevî, [Niğde] N.D.IV, 55a
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed bin Seyyid Mehmed bin Seyyid Sinan bin Seyyid el-Hac Mehmed el-Niğdevî, [Niğde] N.D.IV, 55b
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed bin Seyyid Mehmed es-Susî, [Sus] N.D.l, 38b
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed bin Seyyid Mehmed es-Susî, [Sus-İran] N.D.ll, 10b
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed bin Seyyid Mustafa bin Seyyid Ahmed bin Seyyid Mehmed bin Seyyid Hayreddin, N.D.IV, 57a
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed bin Seyyid Zeynelabidin bin Seyyid Ahmed min
Büyükşeyhlü, [Büyükşeylü] N.D.IV, 55a
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed Efendi, [Niğde] N.D.lll, 39a-1
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ahmed et-Tarsusî, [Tarsus-Mersin][Topuz-Çorum] N.D.ll, 9a
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ali, [Irak] N.D.lll, 11b-1
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ali, [Konya] N.D.lll, 15a-3
Seyyid Mehmed bin Seyyid Ali, [İznik-Bursa] N.D.lll, 20b-5
Seyyid Muhammed bin Seyyid Ahmed et-Tarsusî, [Tarsus-Mersin] N.D.l, 13a
Seyyid Muhammed bin Seyyid Ali el-Bağdadî, [Bağdad-Irak] N.D.l, 11a
Seyyid Muhammed bin Seyyid Ali el-Medenî el-Aclanî, [Medine] N.D.l, 10b
Seyyid Muhammed bin Seyyid Cafer bin Seyyid Hüseyin el-Ayazmendî, [Ayazmend-Balıkesir] [Semerkand-Özbekistan] N.D.l, 9b
Seyyid Muhammed bin Seyyid Esedullah bin Seyyid Muhammed el-Muşî, [Muş] N.D.l, 14b
Seyyid Muhammed bin Seyyid Hamza el-Konevî, [Konya] N.D.l, 14a
Seyyid Muhammed bin Seyyid Hızır el-Çubukâbâdî, [Çubukâbâd-Ankara] N.D.l, 11a
Seyyid Muhammed bin Seyyid Hüseyin bin Seyyid Muhammed el-Balıkesrevî, [Balıkesir] N.D.l, 26a
Seyyid Muhammed bin Seyyid İbrahim Sfaksî, [Sfaks-Tunus] N.D.l, 17b
Seyyid Muhammed bin Seyyid Mustafa ed-Dimetokavî, [Dimetoka-Yunanistan] N.D.l, 15b
Seyyid Muhammed bin Seyyid Muzaffer bin Seyyid Mesud eş-Şirazî, [Şiraz-İran] N.D.l, 10b
Seyyid Muhammed bin Seyyid Nebi es-Silistrevî, [Silistre-Bulgaristan] N.D.l, 12b
Seyyid Muhammed bin Seyyid Pîr Hasan bin Seyyid İlyas el-Bayramluvî, [Bayramlı-Ordu] N.D.l, 8a
Seyyid Muhammed bin Seyyid Ramazan bin Seyyid Mehmed, N.D.l, 13a
Seyyid Muhammed bin Seyyid Seydi bin Seyyid Ömer ez karye-i İbradi , [İbradi-Antalya] N.D.l, 5b
Seyyid Muhammed bin Seyyid Sinan el-Manisavî, [Manisa] N.D.l, 6b
Şerif Muhammed bin Şerif Bahşâyiş bin Şerife Hatice bint-i Seyyid Abdurrahim es-Silistrevî, Silistre-Bulgaristan] N.D.l, 13a
Şerif Muhammed bin Şerife Döndü bint-i Seyyid İbrahim et-Tarsusî, [Tarsus-Mersin] N.D.l, 14a
Şerif Muhammed bin Şerife Fatma bint-i Seyyid Bahşi el-Bergamavî, [Bergama-İzmir] N.D.l, 14a
Şerif Muhammed bin Şerife Fatma bint-i Seyyid Ömer er-Rodoscukî, [Rodoscuk-Tekirdağ] N.D.l, 7b
Şerif Muhammed bin Şerife Hacı Hâtun bint-i Seyyid Resul el-Ispartavî, [Isparta] N.D.l, 10b
Şerif Muhammed bin Şerife Hûbi bint-i Seyyid Elvan bin Seyyid Selman el-Kürevî, [Küre Kastamonu] N.D.l, 14a
Şerif Muhammed bin Şerife Selime bint-i Seyyid Paşa Çelebi bin Seyyid Ali Paşa el-Ankaravî ez nesl-i Ak Şerafeddin, [Ankara] N.D.l, 18a
Seyyid Muharrem bin Seyyid Abdülkerim bin Seyyid Süleyman min kasaba-i Adana, [Adana] N.D.ll, 10b
Seyyid Muharrem bin Seyyid Hızır, N.D.lll, 54a-4
SEYYİDLİK DAVALARI/NAKİBÜ’L-EŞRAF ATAMALARI HÜCCET ÖRNEKLERİ
Mardin Şer’iyye Sicili 195
Sayfa /Belge No: 7/20 Seyyidlik Davası Belgenin Tarihi : Evasıt-ı B 1174/15-25 Şubat 1761
Mardin Nakîbü’l-eşrafı Seyyid Şeyhi Çelebi adlı kimse, mahkemede, Seyyid Hasan bin Seyyid Mehmed ve Seyyid Mehmed bin Seyyid Hasan ve Seyyid Hasan bin Seyyid Buhtî ve Seyyid Buhtî bin Mihriban Hatun ve ammizâdesi Seyyid Hasan bin Molla Ali ve Molla Ali bin Seyyid Mirza bin Seyyid Cündî ve Seyyid Cündî bin Mihriban Hatun adlı
kişilerin seyyid olmadıkları halde başlarına seyyidlik alameti taktıklarını ve seyyid olduklarını söylediklerini şikâyet ile bundan vazgeçirilmelerini talep etmiş, davalılar cevaplarında Mihriban Hatunun seyyide olduğunu söylemişler ve buna Mendilgan köyü sakinleri de şehadet etmişlerdir. Sonuçta adı geçenlerin seyyid olduklarına karar verilmiş ve Mardin Nakîbü’l-eşrafı davadan men olunmuştur.
Ek-2
Mardin Şer’iyye Sicili 195 Sayfa /Belge No: 7/21 Seyyidlik Davası Belgenin Tarihi : Tarih Okunamamaktadır
Araban beyi Mehmed Bey bin İsmail Bey, Mardin sakinlerinden Seyyid Hasan bin Seyyid Mehmed ve Seyyid Yusuf bin Seyyid Ali adlı kimseler hakkında, adı geçenlerin Araban tımarı mülhakatından Tarin köyü ahalilerinden olup buradaki tımara bağlı raiyet ve raiyet evladından iken resm-i raiyet ve tekâlif-i şakka ve örfiye vermediklerini iddia etmiş, Seyyid Hasan ve Seyyid Yusuf ise kendilerinin seyyid olduklarını ve dolayısıyla eskiden beri vergiden muaf olduklarını söylemişlerdir. Yapılan araştırma sonucunda davalıların seyyid olduklarına ve vergiden muaf bulunduklarına karar verilmiştir.
KAYNAKÇA
- Arşiv Vesikaları
Başbakanlık Osmanlı Arşivi
İstanbul İl Müftülüğü Meşihat Arşivi - Basılı Eserler
ZERRAKİ, Dr.Seyyid Hüseyin(Dünya Seyyidler ve Şerifler Kültür ve Araştırma Derneği Genel Başkanı)-YILMAZÇELİK, İbrahim, Hz Peygamberin Sevgili Torunları Seyyidler&Şerifler ve Nakibul Eşraflık Müessesesi, İstanbul 2016.
IŞIK,Dr.Ayhan, Meşihat Arşivi Belgeleri Işığında Seyyidler ve Nakibul Eşraflık Müessesesi, Doktora Tezi 2013.
KILIÇ, Rüya, Osmanlı’da Seyyidler ve Şerifler, Kitap Yayınevi, İstanbul 2005.
SARICIK, MURAT, Osmanlı İmparatorluğunda Nakibul Eşraflık Müessesesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları 2003.
YÜKSEL,Doç.Dr.Hasan-KÖKSAL, M. Fatih, Osmanlı Toplumunda Sadatı Kiram ve Nakibul Eşraflar Devhatun Nukeba Ahmet Rıf’at, Dilek Matbaası, Sivas 1998.
EKLER
Nakibü’l-Eşraf Defterlerinden Örnekler
Kaynak; Rüya Kılıç, Osmanlı’da Seyyidler ve Şerifler, Kitap Yayınevi, İstanbul 2005.
Silsile-i merkûme hasebiyle ‘‘akd-ı tahîr ve ensâbını ve seyyidü’l-sahîhu’n-neseb olduğunu ve da’va ve müdde’asınışuhûd u ‘udûl iskâtdan Medine-i Elmalı’dan es-Seyyid Ahmed ibn es-Seyyid el-HâcSüleyman ve es-Seyyid el-Hâc Ali ibn el-Hâc Hamza ve es-Seyyid Ahmed ibn es-Seyyid Nasûh nâm kimesne vech-i merkûm üzere ihbâr ve beyân itmeleriyle isbât itmeğin mezbûr es-Seyyid Nebi’ye başında ‘alamet-i siyâdet götürmeğe ‘izn verilmişdir cümle-i mü’mîninden mütevakkı’dır kisaîr evlâd-ı Resûllâh Sallallahû aleyhi ve sellem olan izzet-iikrâm gibi mezbûr Seyyid Nebi’ye dahî ikrâm ve ihtirâm idüb indallahi’l-ğafûr mesâb ve me’cûr olalar hurrire fî’l- yevmî’l-sânî mîn Şevvâlü’l-Mükerrem li-seneti mieteyn ve elf (2 Şevval 1200/29 Temmuz 1786)
Şuhûdü’l-Hâl ___________Hidâm-i Meclisû’l-‘ayan
-Sebeb-i tahrîr kitâb u mûceb tasvîr-i hitâb budur ki işbu sahibü’l-tezkîre es- Seyyid Mustafa ibn es-Seyyid Ebubekir ibn es-Seyyid Halil ibn es-Seyyid Ömer ibn es- Seyyid Ali Çavuş ibn es-Seyyid eş-Şerife’nin ibnete es-Seyyid Hasan ez-Zerrâkî Meclis-i Nikâbet de kendinün silsile-i merkûme hasabiyle‘akd-ı tahîr ve ensâbını ve seyyidü’l-sahîhü’n-neseb olduğunu ve da’va ve müddea’sını şuhûd u ‘udûl-i iskâtdan Medine-i Sivas’dan ‘umdetü’l-müderriseynü’l-kirâmAhmed Efendi ibn el-Hâc maksûdu’l-müderris bî-medrese-i Burucerdiye ve Ahmed Efendi ibn Himmet müderrisi bî-medrese-i Sahibiye ve es-Seyyid Şeyh Mustafa Efendi ibn es-Seyyid Şeyh Abdülrahim Efendi ve es-Seyyid Mustafa ibn es-Seyyid Musa ve Ahmed Efendi ibn Muhammed hatib bî-Cami-i Osman Paşa ve es-Seyyid Musa ibn es-Seyyid Hüseyin ve nefs-i Tokat’da es-Seyyid Emir Ali Beğ ibn es-Seyyid Hasanel-mütevelliyan bi’l-iştirâk bi-dâru’l-râhâ Karayaka kazasından es-Seyyid Ömer ibn es-Seyyid Abdülfettâh ve es-Seyyid Ebubekir ibn es-Seyyid Abdülfettâh nâm kimesneler merkûm üzere ihbâr ve beyân itmeleriyle isbât itmeğin mezbûr es-Seyyid Mustafa başında ‘alamet-i siyâdet götürmeğe ‘izn verilmişdir. Cümle-i mü’mîninden mütevakkı’dır ki sâir evlâd-ı Resûllâh Sallallahu aleyhi ve sellem olan ‘izzet ü ihtirâm gibi mezbûr Seyyid Mustafa’ya dâhî ikrâm idüb İndallahi’l-ğafûrmesâb ve me’cûr olalar hurrire fî yevmî’l-sadîs ve’l-ışrîn mîn Şevvâlu’l-Mükerrem li-seneti mieteyn ve elf (26 Şevvâl 1200/22 Ağustos 1786)
Şuhûdü’l-hâl ___________Hidâm-i Meclisû’l-‘ayan
Hazırlayan:
Eş Şeyh Es Seyyid Abdulbaki Zeydani
Dünya Seyyidler ve Şerifler Kültür ve Araştırma Derneği
Genel Başkan Yardımcısı ve Denetleme Kurulu Başkanı
İlahiyatçı,Tarihçi ve Araştırmacı Yazar.