
Ehli-beyti’ni Ümmetine emanet eden Hz.Peygamber SAV Efendimiz onlara çok defa dua etmiştir.Bir hadisinde Resulullah şöyle dua etmiştir.
Allahım ‘Beni ve Ehli-Beytimi rahmetine al ateşe bırakma.
Hz.Ali KV rivayetinde: Dört kişiye abasını örterek;Allah’ım benim onlardan razı olduğum gibi sende onlardan razı ol buyurmuştur.
Hz.Peygamber Ehli-beyt’inden olan hanımları ile ilgili olarak da ( iki defa tekrar ederek) Rabbimden ancak cennet ehlinden birisi ile evlenmemi istedim buyurmuştu.Başka bir hadisinde de hanımlarının kendisi ile birlikte cennette olma duasının hemen kabul edildiğini belirtmiştir;
EHLİ-BEYT’E SALÂVAT GETİRİLMESİ:
Salâvat salât kelimesinin çoğulu olup lügat âlimlerinden bir çoğuna göre dua,tebrik,temcit ve tazim anlamındadır. Hz.Peygamber’in Ehli-beytine salavat getirilerek dua edilmesini istemesi ile ilgili hadislerde onlara düşkünlüğünü gösteren delillerdendir.Nitekim Hz.Peygamber SAV “Allahım salatını ve bereketini İbrahime Âli İbrahime kıldığın gibi ‘Muhammed (SAV ve Ali Muhammede de kıl Sen çok hamdedilen ve yücesin buyurmuştur.Ebu Humeyd es-saidi rivayetinde de nasıl salavat getirileceğine Hz.Peygamber SAV cevap olarak “Allahım salatını İbrahime hanımlarına ve zürriyetine kıldığın gibi Muhammede eşlerine ve zürriyetine de kıl…buyurmuştur.
Resulullah (s.a.v.) Efendimizin ehl-i beytine yönelik yaptığı dualardan biri,kaynaklarda sıkça zikredilen bir ifadedir.Bu dua, sizlerinde bildiğiniz gibi,genellikle şu şekilde aktarılır:
”Allah’ım! Beni ve Ehl-i Beyt’imi rahmetine Al,Ateşe Bırakma!”
Bu dua,Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ailesine olan büyük şefkatini, düşkünlüğünü ve onların hem dünyada hem de ahirette kurtuluşa ermeleri yönündeki samimi arzusunu göstermektedir.
Bu ve benzeri duaların geçtiği rivayetler,genellikle “Ehl-i Beyt” kavramının kimleri kapsadığı bağlamında ele alınır. Ehl-i Beyt’in önemi,Kur’an-ı Kerim’de geçen Ahzab Suresi’nin 33. ayeti (“Tathir/Temizlenme Ayeti”) ile de yakından ilişkilidir.
Tathir Ayeti ve Dua: Rivayetlere göre, bu ayet (meali: “Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden her türlü manevî kiri gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.”) nazil olduğunda, Hz. Peygamber (s.a.v.) bir aba (kisa/örtü) alarak Hz. Ali’yi, Hz. Fatıma’yı, Hz. Hasan’ı ve Hz. Hüseyin’i onun altına almış ve yukarıdaki duaya benzer dualar etmiştir.
Örneğin,bir rivayette şöyle dediği geçer: “Allahım! Bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir. Sen onların kusurlarını gider ve kendilerini tertemiz yap!” (Tirmizî, Menâkıb, 31, 60).
Yarabbi Yarabbi “beni ve ehli beytimi rahmetine al ateşe bırakma şeklindeki dua da,etmiştir:Başka bir zamanda Ehl-i Beyt’i için yaptığı kapsamlı dualar arasında zikredilmektedir.
Bu,onların Allah’ın rahmetiyle kuşatılmasını ve cehennem ateşinden korunmasını talep eden bir yakarıştır.
Bu hadis-i şerifi Ehl-i Beyt’in çekirdek kadrosunun kimlerden oluştuğunu göstermesi açısından önemlidir. Ancak, Ehl-i Beyt kavramının daha geniş bir anlamda Hz. Peygamber’in hanımlarını ve tüm zürriyetini (neslini) kapsadığını belirten alimler ve rivayetler de bulunmaktadır. Hz.Peygamber’in hanımları için de cennet ehli olmaları yönünde dualar ettiği ve bu duaların hemen kabul edildiğini belirttiği de rivayetler arasındadır.
Özetle, Allah Resulü’nün bu duası, ailesinin (Ehl-i Beyt’inin) dünya ve ahirette felaha ermesi,günahlardan temizlenmesi ve cehennem azabından korunması yönündeki derin isteğini ve onlara olan sınırsız muhabbetini ortaya koyan bir yakarıştır.
Ehli-beyt Hz.Peygamberin SAV hayatında ev halkını oluşturan şahıslarla sınırlı olup onların vefat etmesi ile sona ermiştir.daha sonra yaşayanlar ancak Ehli-beyt’in neslidir.Hz.Peygamber EHLI-BEYTINE büyük özen göstermiştir.Bu bağlamda “Onları namaza davet etmiş Ümmetine EMANET ETMİŞ,onlara dualar etmiş,Ehli-beyt’i ile tevessül edilebileceğini söyleyerek salavat getirilmesini tavsiye etmiştir.Bu tavsiyenin dikkate alındığı ülkemizde Ehli-beyt sevgisi milletimizin ortak paydasıdır. Gürüyorum ki dünyada ve ülkemizde her önüne gelen bir çok kişi ve kişiler mevki,makam,siyaset,rant için kendilerini müslümanlara ehlibeyt/ seyyid olarak tanıtıyorlar.Fakat öyle değildir.İSPAT Gerekir!Müslümanların kafası karışmış vaziyette seyyidliğin Somut delili Osmanlı İmparatorluğu döneminde seyyid ve şeriflerle ilgili Nakibü’l Eşrâflık kurumu kurulmuştur.
Bu kurumun başına da İlmiye sınıfından seçilen bir seyyid atanmıştır.Altıyüzyıl devam eden bu kurum düzenli bir şekilde tutulan ve istanbul İl Müftülüğü meşihat ve şeriye sicilleri arşivinde muhafaza edilen Nakibül Eşraf Secerei Tayyibe defterlerinde bu kutlu soyun kayıtları,isim ve lakapları memleketleri yazılıdır,gitsinler buradan öğrensinler gerçekten kayıtları varsa çıkartsınlar Yoksa seyyid değildirler, boşu boşuna kendilerine iftira atmasınlar.
Çok günahtır Mahşer günü Hz.Rasulullah’ın SAV yüzüne bakamazlar.Ülkemizde ki Müslümanların çoğu Seyyid ve Şerif denilince bunların tamamı Arabistan bölgelerindedir zannediyorlar;
Bu kutlu soyun yarısından fazlası Osmanlı döneminde ülkemize yerleşmişler yani Türkiyede yaşiyorlar bir seyyid aile nereye göç etmiş nerede doğup büyümüş ise o bölgenin dilini ve kültürünü benimsemiştir. Ülkemizde de Seyyidler ve Şeriflerin 4/1 doğu ve güneydoğuda 4/3’de Karadeniz bölgesi,Akdeniz bölgesi,iç Anadolu bölgesi,Ege bölgesi,Marmara bölgesi ve Balkanlarda yaşamaktadırlar…