MÜSLÜMAN KARDEŞİM BİRİNİN ALEYHİNDE YAPTIĞININIZ GIYBETİN ZARARLARINI NELER OLDUĞUNU BİLSEYDİNİZ!!!

0
204

GIYBET ETMEK
ÖLÜ KARDEŞİNİZİN ETİNİ YEMEĞE BENZER!

Kıymetli kardeşim; Bir Müslüman’a yakışmayan bir davranış olan gıybet, dinimizce yasaklanmış, hatta Kur’an’da ölmüş bir din kardeşinin etini yemeye benzetilmiştir.

Bu itibarla bir kimsenin gıyabında hem şahsıyla ilgili kusurlarından söz edilmesi, hem de kendi çocukları, annesi, babası ve diğer yakınlarından hoşlanmayacağı şekilde bahsedilmesi gıybet sayılmıştır.

Ayrıca gıybetin sözle olduğu gibi yazı, ima, işaretle ve taklit gibi davranışlarla olabileceği de belirtilmiştir.
Kişinin kalbinin kırılmasına, onurunun incinmesine, insanlar arasındaki sevgi ve saygı bağlarının incelmesine neden olması dolayısıyla Allah Resûlü, insanları gıybetten şiddetle sakındırmıştır.

Ashâbıyla birlikte olduğu sırada onlara gıybetin ne olduğunu soran Peygamber efendimiz, onların; “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” demeleri üzerine, gıybeti, “Kardeşini, hoşlanmadığı bir şeyle anmandır!” şeklinde tanımlamıştır.
Sahâbîlerden birinin; ey Allah’ın resulu “Ya kardeşimde o söylediğim durum varsa ne dersiniz?” sorusuna ise, “Söylediğin şey eğer onda varsa gıybet etmişsindir. Şayet yoksa ona iftira etmiş olursun.” (Müslim) cevabını vermiştir.

Buna göre, konuşulanların gıybet olarak değerlendirilmesinde esas olan hakkında konuşulan kişinin o vasıfları taşıyıp taşımaması değil, hoşlanmayacağı bir şekilde insanın arkasından konuşulup çekiştirilmesidir. Bu yüzden o kişinin gerçekte öyle olması veya konuşulanların yeri geldiğinde o kişinin yüzüne de söylenebileceğinin düşünülmesi, insana gıybet etme hakkını vermediği gibi, böyle bir savunma geliştirmek de gıybeti meşru kılmamaktadır.

Maalesef bazı kişiler, gıybet yaparak elde ettiği hazzın çekiciliğine kapılarak kalbini karartma pahasına bu fiili alışkanlık hâline getirir. Bu durumun iğrençliği ve ne kadar kötü olduğu ayeti kerimeler ile ifade edilmekte ve gıybet, ölü eti yemeye benzetilmektedir: “…Birbirinizin gıybetini yapmayın. Biriniz ölü kardeşinin etini yemeyi hiç arzu eder mi ki? Bundan tiksinirsiniz öyle değilmi? O hâlde Allah”a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok bağışlayandır.” (Hucurât suresi) Gıybetin kesin bir şekilde yasaklandığı bu âyetle, aynı zamanda ondan kurtuluşun çaresi de gösterilmekte ve kullarına karşı çok merhametli olan Allah”a tevbe edilerek bu günahtan temizlenilebileceği bildirilmektedir.

Gıybetin günahından kurtulmak için pişmanlık duyup bu günahı bir daha yapmayacağına söz vererek tövbe etmek gerek. Gıybet ettiği kişi eğer kendisi hakkında gıybet edildiğini duymuş ise onunla bizzat helalleşmesi gerekir.

Gıybetin sebepleri arasında şu hususları sayabiliriz; İntikam duygusunu tatmin etmek, Arkadaşlarına uymak, Gösteriş ve büyüklük yapmak; başkalarını küçültmek, kendini büyütmek, Kıskançlık, Hoşça vakit geçirmek, güldürmek için başkalarının ayıp ve kusurlarını ortaya sermek, Küçük düşürmek için alay etmek.

Önlem alınmadığında hem fert hem de toplum için çok daha ciddi sorunlara kaynaklık edebilmektedir. Gıybetle başlayan afetler zinciri insanlar arasında kin, nefret, düşmanlık, bozgunculuk meydana getirebilecek fiilleri tetiklemektedir. Bunlar arasında, gıybetin ilerlemiş ve gelişmiş hâli olarak karşımıza dedikodu ve koğuculuk/nemîme çıkmaktadır.

İnsanlar arasında bozgunculuk çıkarmak maksadıyla söz taşıma, gıybet etme ve koğuculuk, birey ve toplum ahlâkı açısından çok tehlikeli bir davranıştır. Koğuculuk yapan kimse, insanların arasını bozmak, düşmanlık oluşturmak için doğru veya yanlış olan sözleri taşır, hoş olmayan durumları açıklar. Kişinin aleyhinde söylenmiş sözleri ona ulaştırır, haset ve nifak üzerine kurduğu planlarıyla insanları birbirine düşürür. Koğuculuk ve dedikodu yapan kimseler, insanların birine bir türlü diğerine başka türlü davranan, ikiyüzlü, şerrinden emin olunmayan, güvenilmez insanlardır. Allah Resûlü, bunların kötülüklerine karşı insanları uyarmıştır.

Müslüman ise, “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (El-İsrâ suresi) uyarısının bilinciyle hareket eder. Ve kendisine her şeyden haberdar olan Rabbinin her an onu görüp duyduğunun farkındadır.
Zira insanların aralarındaki gizli fısıldaşmalar da dâhil olmak üzere, Rabbinin her şeyden haberdar olduğunu ve kıyamet günü geldiğinde yaptıkları işleri kullarına birer birer bildireceğini bilir.

Kıymetli kardeşlerim; Allah rızası için, fitne fesada yol açan yuvaları, kurumları ve toplumları tarumar eden GIYBET hastalığını terkedelim. Kendi günahlarımızla, hatalarımızla uğraşıp onları terketmenin peşinde koşalım.