MUHAMMED B.İDRİS EŞ ŞAFİ’İ DİVANU İMAM EŞ ŞAFİ’İ DE ŞÖYLE DER.
EHLİ BEYTİ SEVMEDE MÜSLÜMANLAR ARASINDAKİ İNCE FARKLILIKLAR VARDIR.
Ehli sünnet alimleri eserlerinde Hz.peygamber’i sav sevmenin ve ona itaât etmenin dini bir görev oldugunu ayet ve hadislerle delillendirdikten sonra,onun hane halkını sevmenin gereğini ve onların faziletlerini de anlatmaktadırlar.Ehli beyt ve ehli beytin fazilet ve üstünlüğüne dair doğrudan veya dolaylı olarak temas eden ayetlerın varlığını da kabul ederler.Yine bir çok hadiste de onlara sevgi beslenmesi istenmiş ve bu hususta Hz.peygamber’i sevmenin bir gereği sayılmıştır.Bu sebeble peygamberin aile ve yakın akrabası,bütün müslümanların nazarında müstesna bir mevkiye sahip olmuştur.İmam şafi’i de bir şiirinde ehli beyte olan sevgisini şöyle ifade eder.
Ey binitli kişi ! Mina’daki o taşlıklı yerde dur
ve oranın taşlı yerlerin de oturanlarla kalkıp gidenlere kulak ver.Seher vaktinda tıpki taşan fıratın nehrinin ahengiyle Hacılar Mina’ya doğru dolup taşıtığında bilki eğer Muhammed’in Ehli- beyt’ini sevmek bir rafizilik taşkınlık ise ins ve cin alemi şahadet etsin ki o halde ben bir rafiziyim.
Âli Muhammed’e zekat ve sadaka verilmesinin haram kılınması da bu neslin cemiyet içinde rencide olmaması ve kendilerine olan saygınin sarsılmaması gibi temel bir prensibe dayanmaktadır.Ehli sünnetin ehli beyte karşı taşımış oldukları sevginin temelinde onlara lugat tarafinda atfedilen ontolojik bir üstünlük,diğer insanlardan temel insani özelikleri itibariyle farklılaşma gibi unsurlar yoktur.
Tarihi tecrübe peygamber,peygamber yakınları ve ilk nesilleri sevme konusunda aşırılıklarla dolu olduğu için,islam tarihinde onlara gösterilen sevgi ve saygıda aşırılığa kaçılmaması hususunda azami hasasiyet gösterilmiştir.Sonuç olarak diyebilirim ki Ehli sünnet’in Ehli beyt sevgisi,ilkeler üzerinde kurulu bir sevgi değil de ölçü esasinda hareket edilen bir sevgidir.Diğer bir ifadeyle;ilkeli sevgi,sevilen şey ile sevenin bir bütünlük arzetmesi şeklinde tezahür ederken,ölçülü sevgi,seven ile sevilenin arasinda sürekli bir sınırın /ayrışmanın bulunduğu görünümünü arzeder.Dolaysiyla bazı müslümanlarda sevgiyi aşka dönüştürüp sevilende başkalaşmak ve onun benliğinde kaybolmak kabilinde algılarken bazı müslüman kardeşlerimizde sevgiyi daha çok muhabbet’e ilgi duyma türünde okurlar.