EHL-İ BEYT SEVGİSİ İLAHİ BİR FARZ VE KALBİ ARITAN MÜBAREK BİR NURDUR.!!!

0
400

Ehl-i Beyt Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz’in sallallahu aleyhi ve sellemin kutlu hanesi,pak soyudur. Onlara karşı sevgi beslemek,bir faziletten öte, imanın kemâlindendir; kalplerdeki takvânın,Allah’a yakın olmanın bir tezahürüdür.

Kur’ân-ı Kerîm’de Rabbimiz şöyle buyurur:

“De ki: Ben sizden, tebliğime karşılık akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum.”
(Şûrâ, 42/23)

Bu ayet-i celîle ile Yüce Allah, Habibinin diliyle Ehl-i Beyt sevgisini farz kılmıştır. Zira “akrabalık sevgisi”, müfessirlerin ittifakıyla Peygamber’in yakınları, yani Ehl-i Beyt’e olan muhabbettir. Bu sevgi, imanın gereği; onu inkâr ise kalpte nifak alametidir.

Resûlullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sarıldığınız müddetçe asla dalalete düşmezsiniz: Allah’ın kitabı ve Ehl-i Beytim.”
(Tirmizî, Menâkıb, 31; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 36)

Bu hadis-i şerif, Ehl-i Beyt’in Kur’ân gibi bir hidayet rehberi olduğunu ve onlara sarılmanın dalaletten kurtuluş vesilesi olduğunu apaçık göstermektedir.

Ehl-i Beyt’e karşı kalpte kin beslemek, kötü düşünmek, onları üzmek, zulmetmek; sadece bir kul hakkı ihlali değil, aynı zamanda Resûlullah’a saygısızlık, onun mübarek hatırasına hıyanettir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“Fâtıma benden bir parçadır. Onu üzen beni üzmüştür.”
(Buhârî, Fedâilü’s-Sahâbe, 12)

Fâtıma annemizi üzmek, Resûlullah’ı üzmektir. Hz. Ali Efendimiz’i incitmek, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e dil uzatmak; Allah Resûlü’nü mahzun etmek ve O’nun risâletine hürmetsizlik etmektir. Bu ise bir mü’minin kalbine asla yakışmaz.

Allah Resûlü, torunları hakkında şöyle buyurmuştur:

“Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir.”
(Tirmizî, Menâkıb, 31)

Onlara kötü bakmak, hürmetsizlik etmek, kötü düşünmek; hem dünyada kalp huzurunun yitirilmesine hem de ahirette Resûlullah’ın şefâatinden mahrum kalmaya sebep olur. Zira kim Resûlullah’ın neslini severse, Allah onu sever; kim de bu nurlu soya düşmanlık beslerse, Allah’ın gazabını celbeder.

Kimi Ehlibeyt düşmanlığıyla kalbini karartırsa, hayatı da karanlığa gömülür. Onlara dil uzatanlar, tarihte zilletle anılmış; sevenler ise dua ve rahmetle yâd edilmiştir.

O hâlde, Ehl-i Beyt’e sevgi beslemek sadece bir gönül meselesi değil, bir kulluk vecîbesidir. Onların sevgisiyle kalplerimiz nurlanır, dualarımız kabul bulur, ahiretimiz mamur olur.

Onları sevmek farzdır; üzmek, incitmekse haramdır.

Ehl-i Beyt’in hatasını görmek için değil, hatırını gözetmek için yaşamalıyız. Zira onları üzmek, Peygamberimiz’i üzmek demektir. Onlara karşı sevgiyle dolmak, Peygamber Efendimiz’e olan bağlılığın ve saygının nişanesidir.

Unutulmamalıdır:

“Bir kimse Ehl-i Beytimi severse, Allah o sevgiyi kıyamete kadar onun kalbinde nûr kılsın.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)