innema yüridûllahü liyüzhibe ankümürricse ehlel beyti ve yütehireküm tethira.”
Allah, siz Ehl-i Beyt’den bütün kötülükleri kaldırmayı irade etti ve sizleri tertemiz kıldı”. (Ahzab-33)
“Kullâ eselüküm Aleyhi ecren ille’l meveddete fi’l kurba”
De ki:
Ya Muhammed sizden peygamberliğim için bir ücret istemiyorum ancak Ehl-i Beyt’imi akrabamı seviniz”
(Şura-23)
“Mü’minlerden öyle erler vardır ki; Allah’a olan Ahd’lerinde durdular. Onlardan adağını yerine getiren vardır ve onlardan bekleyen vardır. Hiçbir şekilde değiştirmediler”. (Ahzab-23)
“Yara aldıktan sonra Allah’ın ve Resûlün çağrısına uyanlar içlerinden ihsan sahibi ve takvalı olanlar için büyük karşılık vardır”. (Âl-i İmran-172)
“Hiç Mü’min kimse fasık kimse gibi midir, bir olamazlar”. (Secde-18)
“Sana hile yapmak isterlerse muhakkak Allah sana yeter.O seni yardımıyla ve Mü’minlerle destekledi”. (Enfal-62
“Ey Nebi! Sana Allah ve Mü’minlerden sana Tâbi (biat eden) olan yeter”. (Enfal-64)
“Yoksa, kötülük işleyenler kendilerini dirimleri ve ölümlerinde eşit olarak iman edip Salih amel işleyenler gibi mi, tutacağımızı sandılar (Casiye-21)
“Muhakkak iman eden ve Salih amellerde bulunanlar, Onlar yaratıkların
Beyyine-7
Sizin Veliniz ancak Allah ve Resûlü ve namaz kılan ve rükûda iken zekat veren Mü’minlerdir”. (Maide-55)
“Şüphesiz en iyiler mizacı kâfur olan bir tastan içerler. Allah’ın kullarının taşıra taşıra içeceği bir kaynak. Adağı yerine getirirler ve şerri yaygın olan bir günden korkarlar.İçleri çektiği halde yiyeceği miskine, yetime ve esire yedirirler.”
“Biz Sizi ancak Allah’ın rızası için doyuruyoruz sizden bir karşılık ve teşekkür dilemiyoruz. Doğrusu biz oldukça asık suratlı zorlu bir günden dolayı Rabbimizden korkuyoruz”
Allah da bu günün şerrinden onları korur onlara parlaklık ve sevinç verir
İnsan 5-1“Mallarını gece ve gündüz gizli ve açık olarak infak edenler, onlar için Rableri katında
innema yüridûllahü liyüzhibe ankümürricse ehlel beyti ve yütehireküm tethira.”
Allah, siz Ehl-i Beyt’den bütün kötülükleri kaldırmayı irade etti ve sizleri tertemiz kıldı”. (Ahzab-33)
“Kullâ eselüküm Aleyhi ecren ille’l meveddete fi’l kurba”
De ki:
Ya Muhammed sizden peygamberliğim için bir ücret istemiyorum ancak Ehl-i Beyt’imi akrabamı seviniz”
(Şura-23)
“Mü’minlerden öyle erler vardır ki; Allah’a olan Ahd’lerinde durdular. Onlardan adağını yerine getiren vardır ve onlardan bekleyen vardır. Hiçbir şekilde değiştirmediler”. (Ahzab-23)
“Yara aldıktan sonra Allah’ın ve Resûlün çağrısına uyanlar içlerinden ihsan sahibi ve takvalı olanlar için büyük karşılık vardır”. (Âl-i İmran-172)
“Hiç Mü’min kimse fasık kimse gibi midir, bir olamazlar”. (Secde-18)
“Sana hile yapmak isterlerse muhakkak Allah sana yeter.O seni yardımıyla ve Mü’minlerle destekledi”. (Enfal-62
“Ey Nebi! Sana Allah ve Mü’minlerden sana Tâbi (biat eden) olan yeter”. (Enfal-64)
“Yoksa, kötülük işleyenler kendilerini dirimleri ve ölümlerinde eşit olarak iman edip Salih amel işleyenler gibi mi, tutacağımızı sandılar (Casiye-21)
“Muhakkak iman eden ve Salih amellerde bulunanlar, Onlar yaratıkların
Beyyine-7
Sizin Veliniz ancak Allah ve Resûlü ve namaz kılan ve rükûda iken zekat veren Mü’minlerdir”. (Maide-55)
“Şüphesiz en iyiler mizacı kâfur olan bir tastan içerler. Allah’ın kullarının taşıra taşıra içeceği bir kaynak. Adağı yerine getirirler ve şerri yaygın olan bir günden korkarlar.İçleri çektiği halde yiyeceği miskine, yetime ve esire yedirirler.”
“Biz Sizi ancak Allah’ın rızası için doyuruyoruz sizden bir karşılık ve teşekkür dilemiyoruz. Doğrusu biz oldukça asık suratlı zorlu bir günden dolayı Rabbimizden korkuyoruz”
Allah da bu günün şerrinden onları korur onlara parlaklık ve sevinç verir
İnsan 5-1“Mallarını gece ve gündüz gizli ve açık olarak infak edenler, onlar için Rableri katında karşılıkları vardır. Onlara korku yoktur ve üzülecekler de değillerdir”. (Bakara-274)
“İman edip hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve barındırıp yardım edenler işte onlar birbirlerinin Velileridir”. (Enfal-72)
“Sana ilim geldikten sonra kim seninle o konuda (Hz. İsa konusunda) uğraşırsa de ki: ’gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra da lânetleşip Allah’ın lânetini yalancılar üzerine kılalım”. (Âl-i İmran-61)
“Gerçekten biziz sana Kevser (Hz. Fatıma ile Ali’den devam eden günahsızlar) veren. Rabbin için namaz kıl kan akıt-kurban kes. (Ya Muhammed) Sana laf atanın soyu kesilecektir”. (Kevser:1-3)
Gerek Kur’an’da gerekse Hadislerde hakkında en fazla övgüyle sözü edilen kişi Hz. Ali’dir.
Abdullah İbni Abbas, Hz. Ali hakkında 300 Âyet’in indiğini belirtirken; Ahmed bin Hanbel “Ali hakkında Resûlüllah’dan (a.s.v.) gelen fazilet dolu sözler kimse hakkında gelmedi” demektedir.
(Hz. Ali, Mustafa Yağmurlu, S.114, Beyan Yayınları).
Cenab-ı Resûlullah (a.s.v.) buyururlar ki:
“Ey Ali! Cebrail Seni sevdiğine inanıyor.”
Hz. Ali (k.v.)
dedi ki:
Cebrail beni sevecek dereceye ulaştı mı?
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu:
Evet, Cibril’den daha hayırlı olan Allah Azze ve celledir.
“Resulullah (a.s.v.) Taif günü Hz. Ali (k.v.)’yi çağırdı ve Onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: “Resulullah (a.s.v.) Amcasının oğluyla görüşmesini uzattı” dedi. (Resulullah a.s.v. bunu işitince):
Onunla hususi görüşmeyi Ben yapmadım. Allah yaptı”, buyurdu. Hz.Cabir (r.a.)’den:
(2) Kütüb-i Sitte Muhtasarı, İbrahim Canan, C. 12, S. 470 Hadis No: 4409. Peygamber (s.a.v.)’in yanındaydık; yanında bir kavim-topluluk oturmaktaydı. Ali (k.v.) içeriye girdi. O girince onlar çıktılar. Çıktıklarında onu kınamaya koyuldular ve dediler ki:
Vallahi o girdiği zaman çıkmayız”. Ondan sonra dönüp tekrar girdiler. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Vallahi Onu sokup, sizi çıkartan Ben değilim! Onu sokup sizi çıkartan bilakis Allah’tır!. İbrahim b. Sa’d b. Ebi Vakkas’tan, Oda babasından:
Hadislerle Hz. Ali, Nesâi, S. 38, H. 38.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar: “Göğe yükseltildiğim vakit, inciden bir saraya kadar götürüldüm. Döşeği parıldayan bir altındandı. Rabbim Ali hakkında, Bana üç haslet (özellik) Vahyetti:
Müslümanların Efendisidir,
Takva sahiplerinin İmamıdır
Cenab-ı Allah dört kimseyi sevmekle bana emretti ve kendisinin de onları sevdiğini bana haber verdi.
Ya Resûlallah, isimlerini bize söyle!
Hz. Peygamber:
Ali onlardandır – bunu üç kere buyurdu -, bir de Ebû Zer, Mikdad ve Selman’dır.(5) Hz. Büreyde(r.a.)’dan: Aynı eser, S.293.
Cebrail nazil oldu ve bana; Cenab-ı Allah’ın Ashabımdan dört kişiyi sevdiğini söyledi. Bunlar; Ali, Selman, Ebû Zer ve Mikdad’dır.(6) İbni Bureyde (r.a.)’dan:
Aynı eser S. 310.
Ya Ali! Rabbim bana seni din incelikleriyle iyice eğitmemi ve öğretmemi emretti ki, sen iyice kavrayıp kalbini dolduracak bir kudrete erişesin. Bunun üzerine de Kur’an’ın: ‘Onu, kavrayıp belleyecek kulak kavrar ve korur.’ (Hakka-12) Âyeti nazil oldu. İşte bu yüzden sen Âyette geçen ‘iyice kavrayıp belleyecek kudret oldun’.
Ebu Nuaym,Hilye,
C. 1, S. 80
“Resulullah (a.s.v.) minbere çıkıp bir hayli söz söylediler. Sonra ‘Ebû Talib oğlu Ali nerede’ buyurdular. Ali, koşup ‘buradayım Ya Resulallah’ dedi. Resulullah (a.s.v.), Onu kucaklayıp göğüslerine bastılar, iki gözünün ortasından öptüler ve yüce bir sesle şöyle buyurdular Ey Müslümanlar! Bu benim kardeşimdir, amcamın oğludur, damadımdır. Bu, etimdir, kanımdır, saçım-kılımdır. Bu, iki torunum cennet ehlinin gençlerinin uluları Hasan ile Hüseyin’in babasıdır. Bu, benden sıkıntıları giderendir. Bu, Allah’ın aslanıdır, yer yüzünde, düşmanlarına Allah’ın kılıcıdır. Allah’ın lâneti, lânet edenlerin lânetleri, (Hz.) Ali’ye buğz (içinden düşmanlık, kin beslemek) edene olsun; Ali’ye uzak olan, Allah’tan da uzaktır, benden de uzaktır. Allah’tan uzak olmayı, benden uzak olmayı seven, Ali’den uzak olsun. Burada bulunan, bulunmayana duyursun”.
- Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) Veda Haccı’ndan Medine’ye dönerken “Gadir-i Humm” denen su başında Hz.Ali’yi yanına alarak şunları buyurdu:
Hicret’in Onuncu yılında Hz.Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) artık Risaleti’nin adetâ bir özeti ve tamamlayıcı olgusu olarak tarihlerde Veda Hacc’ı diye bilinen haccı yerine getirdi. Komşu kabilelerdeki Müslümanların da kendisine katılmalarını emretti ve Mekke’de 100 binin üzerinde insan toplandı; bir kişiyle başlayan İslâm davası 23 yıl gibi kısa bir zaman içerisinde 100 binden fazla kişiyi Hacc’da toplayabilecek hale gelmişti.
Veda Hacc’ında ‘Veda Hutbesi’ diye bilinen ve genel bir ‘tebliğ’ niteliğindeki hutbesini okuyup Hacc’ını da tamamladıktan sonra Medine’ye doğru yola koyuldu.yolda Gadir-i humm denilen bir su başına geldiğinde kafile durdu ve Rasûl-i Ekrem öğle vakti bir ağacın altına kurulan kürsüye çıkarak Hz.Ali’yi de yanına alıp şunları söyledi:
“Ey Müslümanlar! Ben ancak bir insanım! Rabbimin elçisi gelip de ona icabet etmem yakındır. Ben size iki kıymetli ve ağır şey bırakıyorum. Onlar birbirinden ayrılamaz. Eğer bunlara uyarsanız yolunuzu sapıtmazsınız. Bu iki kıymetli şeyden biri, içinde Nur ve doğru yol bulunan Allah’ın Kitabı’dır ki, O’nun gökten yere sarkıtılmış ipidir. Ona tutulan doğru yolu bulur, Ondan ayrılan sapar. Diğeri de Ehl-i Beyt’i Itret’imdir. Ehl-i Beyt’im hakkında sizi uyarırım; Ehl-i Beyt’im hakkında sizi uyarırım; Ehl-i Beyt’im hakkında sizi uyarırım.
“Ey Müslümanlar! Ben bütün Mü’minlere öz canlarından daha evlâ değil miyim? Öyleyse ben kimin Mevlâsıysam Ali de onun mevlâsıdır. Ya Rabb! Onu Velî edinenlerin Velisi ol, düşmanlarına da düşman ol!”
Sahih-i Müslim 325; Tirmizi, H. No: 4036, 4038; İ.Hanbel, Müsned, 182, 189, 3: 26. İ. Hanbel, Müsned, 4: 281, Buhari, Tarih, 1: 375, İ. Mace, Sünen, H. No:116, Beyan Yayınları’ndan Hz. Ali’nin yazarı Mustafa Yağmurlu der ki: “Sayıları 100’ü aşan muhaddis, müfessir ve tarihçi bu Hadis’i tevatüren rivayet etmişlerdir
Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:
“Ben sizlere iki şey bırakıyorum, eğer bunlara bağlanırsanız hiçbir vakit yolunuzu benden sonra kaybetmezsiniz. Biri diğerinden büyüktür. Biri Allah’ın Kitabıdır. Diğeri Ehl-i Beyt’imdir. Bunlar birbirinden ayrılmazlar. Havz-ı Kevser’de beraberce bana gelirler. Dikkat ediniz benden sonra bu iki ‘Emanete’ ne yapacaksınız?” (3) Zeyd b. Erkam’dan; Tirmizi, C. 2, S. 308.
Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:
“Ya Ali! Sen bana, Harun’un Musa’ya olan mevkiindesin (gibisin). O kadar ki; benden sonra Peygamber yoktur” Emir-ül Mü’minin Ebu Talib oğlu Ali (k.v.) Hicretten 23 yıl önce M. 600 yılında Haşimi Esed kızı Fatıma’dan, Kâbe-i Muazzama’da doğdu. Hakim Ebu Abdullah, Müstedrek C. 3, S.438’den: Şah Veliyullah Dehlevi, İzzetü’l Hıfa’da bu haberlerin mütevatir (herkesin dilinde, bildiği) olup, Hz. Ali’den önce ve sonra Kâbe’de başka doğan olmadığını belirtmektedirler.
Esma, Ebu Said, Malik b. Hasan’dan: Camiul Kebir, Camiussağir, Buhari, Taberi.
“Miraca gittiğimde Arş’ın Sakında şu yazıyı gördüm:
-‘Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulullah ve eyyetühü bi Ali – Allah’tan başka ilâh yoktur, Muhammed Allah’ın Resulüdür, (Muhammed’i) Ali ile destekledim ve yardım ettim”. Enes b. Malik (r.a.)’den:
Suyuti, Tefsir, Sure-i İsra; Zevahir ül Ukba, S. 69.
“Cennetin kapısında : ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulullah ve Ali, Resulullah (s.a.v.)’in kardeşidir, diye yer ve gökler daha yaratılmadan iki bin yıl önce yazılıdır” Cabir (r.a.)’den:
Taberani’den, Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, Terc. A. Fikri Yavuz, S. 243.
Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:
“Ali (k.v.) dünya ve Âhirette kardeşimdir”. (8)
Feyzü’l Kadir, C.4, s. 355, Hadis No: 5589.
Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:
“Ben hikmet eviyim, Ali kapısıdır”.
Tirmizi, Sahih, C.2, S. 399.
“Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır” Hz. İbn-i Abbas’dan:
Hakim-i Nişaburi, Müstedrek, C. 3, S. 126
“Ya Ali! Sen dünyada da Âhirette de benim kardeşimsin”. Hz.İbn-i Ömer’den:
Tirmizi, Menakıb, 3722.
“Hz. Ali (k.v.)’nin şöyle söylediğini işittim: “Daneyi açan, canlıları yaratan Zât-ı Zülcelâle yeminle söylüyorum: Ümmî Peygamberim aleyhisselâtü vesselam, bana şu hususu garantiledi: Beni Mü’min olan sevecek, münafık olan da bana buğzedecektir”. Zirr İbnu Hubeyş’den:
Kütüb-ü Sitte Muhtasarı, İbrahim Canan, C. 12, S. 468, Hadis No: 4408 Cenab-ı Resulallah (a.s.v.) buyururlar:
“Ya Ali! Cenab-ı Allah, Seni ve Neslini bağışlamıştır”.
Hz. Peygamberin Dilin Dört Halifesi, S. 249
Halamla birlikte Hz. Aişe radıyallahu anha’nın yanına gittim. Hz. Aişe’ye:
“Hangi kadın Resullullah aleyhissalatû vesselam’a daha sevgili idi? ” diye soruldu:
“Fatıma! Dedi.
Ya erkeklerden?” dendi.
“Fâtıma’nın kocası! Zira bildiğim kadarıyla (Ali k.v.) çok oruç tutar, çok namaz kılardı.”Cem’i İbnu Umeyr et-Teymi’den:
Kütüb-ü Sitte Muhtasarı, İbrahim Canan C.13, S,42 Hadis No: 4484
Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyurdular:
“Ali (k.v.) bendendir, Ben de Ondanım. Cenab-ı Allah ise bütün Mü’minlerin yardımcısıdır.
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S, 244.
“Ya Ali! İnsanlar iki soydandır (Şecereteyn) Ben ve Sen ise bir tek soydanız. Hz. Cabir (r.a.)’den:
Buhari, Müslim.
şu âyet indiği zaman (meâlen): “… Ey Peygamber ailesi Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor” (Ahzap-33), Resulullah (a.s.v.) sabah namazına giderken, altı aya yakın bir müddette, Hz. Fatıma ( k.v.) kapısına uğrayıp:
“Namaz (a kalkın) ey Ehl-i Beyt “Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor! Buyurdu. Hz. Enen (r.a.)’den:
Kütüb-ü Sitte Muhtasarı, C.13 S, 56, Hadis No: 4495.
“ Resulullah aleyhissalatu vesselam, üzerinde siyah (yünden) nakışlı bir kumaş olduğu halde sabahleyin (evden) çıktı. O sırada Hasan geldi, onu örtünün altına soktu. Sonra Hüseyin geldi onu da soktu. Sonra Fatıma geldi onu da örtünün altına soktu. Sonra Ali geldi Onu da örtünün altına aldı. Sonra da: “ Ey Ehl-i Beyt, Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor” (Ahzab-33) buyurdu.” (18) Hz. Aişe (r.a.)’den:
Aynı Eser, C. 13, S, 56, Hadis No: 4496.
“Resulullah ( a.s.v.) buyurdular ki:
“Haberiniz olsun! Ben size iki ağırlık bırakıyorum. Bunlardan biri Allah Teâla’nın Kitabı’dır. O, Allah’ın (sema-arz arasına uzanmış) ipi olup, kim ona tutunursa hidayet üzerine olur, kim de onu terk ederse dalâlete düşer. İkincisi itretim, Ehl-i Beytim’dir. “ Orada bulunanlar, Zeyd İbnu Erkam’a sordular:
“Kadınları da Ehl-i Beyt’inden midir ?”
“Hayır! Dedi, Allah’a yemin olsun, kadın bir müddet erkekle beraber olur. Sonra (kocası) onu boşar. O da babasına ve kavmine döner. Resulullah ( a.s.v.) Ehl-i Beyt’i aslı ve kendinden sonra sadaka haram olan asabesi’dir.” Zeyd İbnu Erkam(r.a.)’dan:
19- Aynı Eser, C. 13, S, 57, Hadis No: 4497.
Cenab-ı Resulullah ( a.s.v.) şöyle buyurdular:
Ama bundan sonra: “Hz. Ali’nin kapısından başka diğer şu kapıları kapamakla emrolundum”.
Onun hakkında sözcünüz diyeceğini dedi.
Ben Allah’a yemin ederim ki; “Ben (kendiliğimden) hiçbir şey kapamadım ve açmadım. Ancak emredildiğim Şeye tabi oldum”. Hz. Zeyd b. Erkam (r.a.)’dan:
Ahmed bin Hanbel, Müsned.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar:
“Ali ( k.v.) insanların hayırlısıdır. Onda şüphe eden nimeti inkar etmiş olur”.
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 245.
Resulullah ( s.a.v.) şöyle buyurdular:
“Ali, insanların hayırlısıdır. (Bundan) yüz çeviren nimete küfretmiş olur. Hz. Cabir (r.a.)’den:
Hz. Peygamberin dilinden Dört Halifesi, S. 246.
Ben Resulullah ( a.s.v.)’ın evinin kapısında iken şu Âyet nazil oldu:
“…Ey Ehl-i Beyt! Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor”. (Ahzab-
Evde Resulullah ( a.s.v.), Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin vardı. Onlara bir örtü bürüdü ve:
“Allah’ım, işte bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir, bunlardan günahı gider ve bunları kirlerden tertemiz kıl!” buyurdu. Ben atılıp:
“Ey Allah’ın Resulü! Ben Ehl-i Beyt’den değil miyim?” dedim. Bana:
“Sen (yerinde dur, sen zaten) hayırdasın, sen Resulullah’ın zevcesisin!” diye cevap verdi.”
Ümmü Seleme annemiz’den:
Kütüb-ü Sitte Muhtasarı, C. 13, S, 54 Hadis No: 4494.
“Resulullah (a.s.v.) buyurdular ki:
“Nimetleriyle sizi beslediği için Allah’ı sevin. Beni Allah sevdiği için sevin. Ehl-i Beyt’imi de benim sevdiğim için sevin”.İbn-i Abbas (r.a.)’dan:
Kütüb-i Sitte Muhtasarı, C.13, S, 52, Hadis No: 4492.
Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:
“ Ali (k.v.) iyi kimselerin önderidir, facirlerin (küfre varanların) katilidir. Ona yardım eden ( Allah tarafından) yardım olunmuştur. Ona hor bakandan Allah’ın yardımı kesilmiştir”
Hz. Peygamberin (a.s.v.) Dilinden Dört Halifesi, S. 246.
“Ben ve Ali, Allah’ın kulları üzerine, Allah’ın hüccetiyiz”. Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 246.
“Ben Allah’ın kulu, Resulü’nün kardeşiyim ve ben Sıddık-ı Ekber’im. Benden sonra Sıddık-ı Ekber olduğunu söyleyen yalancıdan başkası değildir. İnsanlardan yedi yıl önce namaz kıldım” Hz. Ali (k.v.)’den:
Kütüb-ü Sitte Muhtasarı, C. 16, S. 516, Hadis No: 6021.
Resulullah (a.s.v.) buyurdular ki:
“Hasan ve Hüseyn’i kim severse mutlaka beni de sevmiştir. Kim de Onlara buğz etmişse mutlaka bana buğz etmiştir”. Hz. Ebu Hureyre’den:
Kütüb-i Sitte Muhtasarı, C. 16, S. 519, Hadis No: 6024.
“Bir grup ashab, Resulullah’la birlikte Alleyhisselatu vesselam’ın davet edildiği bir yemeğe gittiler. Yolda, Hüseyn’e rasladılar, çocuklarla oynuyordu.
Ya’la der ki:
Resulullah Aleyhisselatü vesselam ellerini açtı Hüseyn’i yakalamaya çalıştı. Hüseyn de koşuyordu. Yakalayınca ellerinden birini çenesinin altına diğerini de ensesine koyup öptü ve :
“Hüseyn bendendir, Ben de Hüseyn’denim! Kim Hüseyn’i severse Allah da onu sevsin. Hüseyn sıbt’lardan bir sıbttır (torun)!” buyurdu” Hz. Ya’la İbnu Mürre’den:
Kütüb-i Sitte Muhtasarı, C. 16, S. 519, Hadis No: 6025.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar:
“Ben ve bu (Ali k.v.), Kıyamet gününde ümmetim üzerine hüccetiz (delil, aracı)” Hz. Enes (r.a.)’dan:- Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 247.
Hz. Resulullah (a.s.v.) buyururlar:
“Kardeşlerimin en hayırlısı Ali’dir. Amcalarımın en hayırlısı da Hamza (r.a.)’dır”. Hz. Abis İbn-i
Rabia’dan:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 247.
“Ali’den ne istiyorsunuz? Ali’den ne istiyorsunuz? Ali’den ne istiyorsunuz?
Doğrusu Ali Bendendir ve Ben de Ondanım.
O, Benden sonra bütün Mü’minlerin Velisidir” Hz. İmran İbn-i Hüseyn’den:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 247.
“Ey insanlar! Hz. Ali’den şikayet etmeyin.
Allah’a yemin ederim ki, O, Allah’ın zatında (Hakkını gözetmekte), (Yahut) Allah yolunda serttir”. Hz.
Ebu Said’den:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 248.
“Müjde olsun ya Ali (k.v.)! Senin hayatın ve ölümün Benimledir”.
Hz. İbn-i Kani’den:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 248.
“Ey Ali (k.v.)! Mü’min, Sana buğz etmez. Münafık da Seni sevmez”. Ümmü Seleme annemiz’den:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 248.
“İnsanların en şakisi olan iki adamı size bildireyim mi?
Birisi, deveyi öldüren Semud kavminin Uhaymir’i (kızıl suratlısı)dir. Diğeri de Senin şurana (başına)
vuracak olandır ey Ali! Hatta (akan kandan) şuran ıslanacaktır”. Hz. Ammar bin Yasir’den:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 249.
Resulullah (a.s.v.), mescidde ashabının arasında oturuyordu. O sırada Hz. Ali içeri girdi. Oturacak bir yer
aradı, bulamadı. Resulullah (a.s.v.) hangisi ona yer verecek diye ashabının yüzüne bakıyordu. Resulullah’ın
sağında oturmakta olan Hz. Ebubekir:
“- Ya Ebu Hasan, gel buraya otur”, dedi. Ali (k.v.), Ebu Bekir (r.a.)’le Hz. Peygamberin arasına oturdu. Peygamberimizin yüzü birdenbire ışıdı ve Ebu Bekir’e dönerek:
Ya Ebu Bekir, büyüklerin kadrini büyükler bilir”, dedi.
Enes (r.a.)’den:
Hadislerle Müslümanlık, S. 1048.
Amir b. Sa’d b. Ebi Vakkas, babasından naklediyor: Muaviye b. Ebi Süfyan, Sa’d’e Hz. Ali’ye (k.v.) küfretmesini emretti. Küfretmeyince, O’na:
“-Senin Ali’ye sövmene mani olan nedir?” diye sordu. Sa’d:
“-Allah Resulü (s.a.v)’in onun hakkında söylediği üç şey vardır ki, birine sahip olmam benim için kızıl tüylü deve sürüsüne sahip olmamdan daha iyidir, hatırladığım sürece ona asla sövemem! Bu üç şey şunlardır:
1-Vahiy indiği zaman Ali, iki oğlu ve Fâtıma (r.a.)’u alıp onları elbisesinin altına koyup şöyle buyurdu: “Rabbim! İşte bunlar benim Ehlim, Ehl-i Beyt’imdir”.
Savaşlarından birine çıktığı zaman Ali Ona dedi ki: “Beni çocuklar ve kadınlarla bıraktın.” Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Benim katımda Sen, Hârûn’un Mûsâ’nın katında ihrâz ettiği dereceyi ihrâz etmekten hoşlanmaz mısın? Ne var ki, Benden sonra peygamber yoktur!” İşte bunu da hatırladığımda Ona katiyen sövemem!Hayber günü Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mutlaka sancağı, Allah’ı ve elçisini seven bir adama vereceğim. Allah, onun elinde Hayber’in fethini müyesser kılacaktır”. Hepimiz heyecanla bekledik: Derken “Ali nerede?” diye sordu. “Gözü ağrıyor” dediler.
“Çağırın gelsin!” buyurdu (çağırdılar, geldi ve) Gözlerine mübarek tükürüğünü sürdü. (Hemen iyileşti) ve Sancağı ona verdi. Onun eliyle Allah, fethi müyesser kıldı.
Vallahi (bundan sonra) Muaviye, Medine’den çıkıncaya kadar Ali (k.v.) hakkında tek kelime bile söyleyemedi. Amir b. Sa’d b. Ebi Vakkas, o da babasından:
Hadislerle Müslümanlık,
S.1049-1050.
Hüseyn b. Sebre ve Amr b. Müslim, Zeyd b. Erkam (r.a.)’a gittiler.
“-Zeyd’e, Resulullah (s.a.v.)’dan duyduklarından bize biraz anlat”, dedi. Zeyd: “Birgün Resulullah (s.a.v.), Mekke ile Medine arasındaki ‘Humma’ denilen yerde bize bir konuşma yaptı. Allah’a Hamd ve sena etti. Bize öğütler verdi ve bazı şeyleri hatırlattıktan sonra şöyle dedi:
“Ben de sizin gibi insanım. Rabbime kavuşma günüm yaklaştı. Size iki şey bırakıyorum. Birisi Allah’ın Kitab’ıdır. Hidâyet ve Nur Ondadır. Ona sahip olun, sımsıkı sarılın”. Bu sözlerle Kur’an-ı Kerim’e karşı ilgi ve rağbeti teşvik ettikten sonra:
“İkincisi de Ehl-i Beyt’imdir”, diyerek ‘İki defa’, “Ehl-i Beyt’ime yapacağınız muamelede şahidinizin Allah olduğunu unutmayın. Ehl-i Beyt’ime yapacağınız muamelede şahidinizin Allah olduğunu unutmayın”, buyurdu, dedi.
Hüseyn: Zeyd, Resulullah’ın Ehl-i Beyt’i kimlerdir? Hanımları da Ehl-i Beyt’inden değil midir?” diye sordu. Zeyd:
Evet, kadınlar da Ehl-i Beyt’indendir. Fakat Ehl-i Beyt’i kendisinden sonra sadaka ve zekat almaları haram olan kimselerdir”, dedi.
Hüseyn:
Kim Onlar? diye sordu. Zeyd:
Hz. Ali’nin, Abbas’ın, Cafer’in ve Akil’in nesilleridir”, diye cevap verdi. Hüseyn:
Bunların hepsine de sadaka haram mı? dedi. Zeyd de:
“- Evet”, cevabını verdi.Hüseyn b. Sebre ve Amr b. Müslim’den:
Hadislerle Müslümanlık, S. 1044-1045.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyurdular:
“Otur, Ey Ebu Turab!”
(Ebu Turab, Hz. Ali (k.v.)’nin lâkabıdır. Hz. Peygamber (a.s.v.) bu lakabı kendilerine vermiştir) Sehl b. Sa’d dan:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 249.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar:
“Ali’yi anmak bir ibadettir”.
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 250.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar:
“Ali’yi münafık sevmez, O’na Mü’min buğz etmez”. Ümmü Seleme annemizden:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 250.
“Allah Resulu (a.s.v.) ile ilk namaz kılan (kişi) Ali (k.v.)’dir.
İlk Müslüman olan (kişi) Ali bin Ebi Tâlib (k.v.) dir”. (43) Zeyd b. Erkam, İbn Abbas, Büreyde, Malik bin el-Huveyris, Ebu Rafi ve Enes b. Malik (r.a.)’den:
Tirmizi, Tuhfe 10, 238; Ahmed b. Hanbel, 4, 368-371; İbn-i Sa’d, 3, 21; Nesâi, H. 2-3-4.
Allah Resulu (s.a.v.) Hayber günü şöyle buyurdu:
“Yarın bu sancağı muhakkak Allah’ın fethi elinde müyesser kılacak olduğu bir adama vereceğim ki O, Allah’ı ve Resulünü sever. Allah ve Resulü de onu sever. Sabah olunca Allah Resulünün yanına erken gittiler. Her biri sancağın kendisine verilmesini umuyordu. Şöyle buyurdu:
“Ebu Taliboğlu Ali nerede?”
“Gözü ağrıyor!” dediler.
“Haber gönderin, gelsin”.
Haber gönderilip getirildi; Allah Resulü (s.a.v.) mübarek tükrüğünü Onun gözlerine sürdü ve Ona dua etti; Hemen iyileşip bir şeyi kalmadı. Sanki hiçbir sancısı yokmuş gibi oldu. Daha sonra sancağı Ona verdi.
Ali (k.v.) şöyle dedi:
“Ey Allah’ın Resulü! Onlar Bizim gibi oluncaya kadar onlarla savaşalım mı?”
“Acele etme! Önce sahalarına in; sonra onları islâm’a çağır ve Allah tarafından onlara ne gerektiğini bildir. Vallahi Allah’ın seninle bir adamı hidayet’e erdirmesi senin için kızıl tüylü deve sürülerinden daha iyidir!”. Buyurdu. Sehel b. Sa’d (r.a.)’dan:
Hadislerle Hz. Ali, Nesâi, S. 15-16, H.16.
Hz. Ali oğlu Hasan (r.a.), başında siyah bir sarık olduğu halde halkı toplayıp şöyle dedi:
“Dün, evvelkilerin yetişemediği, sonrakilerin de erişemiyeceği, Allah Resulü (s.a.v.)’in hakkında şöyle buyurduğu bir zatı öldürdünüz:
“Sancağı, behemehal yarın Allah ve Resulünü seven ve Allah ve Resulü tarafından pek sevilen sağında Cibril’in, solunda ise Mikail’in savaşacağı, Alah’ın (Hayber) fethini elinde müyesser kılıncaya kadar sancağının geri çevrilemeyeceği bir adama vereceğim”. Hayber’i fethetti. Sadece ailesine satın almak istediği bir hizmetçi alabilmeye yeten dokuzyüz dirhemden başka dinar ve dirhem bırakmadı (hepsini Allah yolunda tasadduk etti) Hübeyre bin Yerim’den:
Hadislerle Hz. Ali, Nesâi, S. 21-22,
H.22.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) şöyle buyurdu:
“ Ey Kureyş topluluğu! Vallahi Allah, içinizden İman için kalbini imtihan ettiği bir adam gönderecek ve din için (sizin) boynunuzu vuracak (veya bazınızın boynunu vuracak)tır”, dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir (r.a.), “Ey Allah’ın Resulü O adam Ben miyim?” diye sorunca “Hayır!” dedi.
Ömer (r.a.), öne atılıp şöyle dedi:
“Acaba O adam Ben miyim, Ey Allah’ın Resulü?”
“Hayır, O adam pabucu (mu) tamir eden kişidir!” buyurdu. O anda Ali’ye (k.v.) pabucunu vermiş tamir ettiriyordu. ( Mansur’dan, O da, Rıb’i den, O da Ali (k.v.)’den :
Hadislerle Hz. Ali, Nesai, S. 31,
H. 30.
“ Allah Resulü (s.a.v.), Ali (k.v.)’nin kapısı hariç mescidin tüm kapılarının kapanmasını emretti”. Ebu
Belec’den, O da Amr bin Meymun’dan, O da İbn Abbas (r.a.)’dan: Hadislerle Hz. Ali, Nesai, S. 40, H. 41.
Peygamber (s.a.v.) Ali’ye şöyle dedi:
“Sen Benim katımda, Harun’un Musa’nın katındaki derecesindesin!” Yahya bin Said’den, o da Said bin
el-Müseyyeb’den, o da Sa’d bin ebi Vakkas (r.a.)’dan:
Hadislerle Hz. Ali, Nesai, S. 42, H. 44.
Necran Hıristiyanlarından bir grup elçi Peygamberimize (a.s.v.) geldiler. Hz. İsa’nın Tanrı olduğunu iddia ediyorlardı. Peygamberimiz onlara: “Hepimiz Ehl-i Beytimizi toplayalım, Dua edelim. Allah’ın lânetini yalancıların üzerine dileyelim”, dedi.
“Hz. Peygamber, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin (Onlara selam olsun)’i çağırdı. Yapacağı duaya âmin demelerini istedi. Dua etti ve Allah’ım benim Ehl-i Beytim işte bunlardır, dedi. Fakat Necran’lılar işin sonunun aleyhlerine olacağından korkarak çekip gittiler.
Aşağıdaki Âyet bu sebeple nâzil olmuştur:
“Artık sana bu ilim geldikten sonra kim seninle Onun hakkında çekişirse de ki: Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım ve kendimiz de gelelim. Hep bir arada dua ve niyaz edelim de Allah’ın lânetini yalancıların üstüne okuyalım (Al-i İmran-61)”. Amir b. Sa’d b. Ebi Vakkas, o da babasından:Hadislerle Müslümanlık, Ahmed b. Hanbel, Müsned, Müslim, Tirmizi.
Allah Resulü (s.a.v.) buyurdu:
“ Şüphe yok ki, Ali Bendendir, Ben de Ondanım. (O) Benden sonra her mü’minin Velisidir”. Mutarrif bin Abdillah’dan, O da İmran bin Hüseyn (r.a.)’dan:
Hadislerle Hz. Ali, Nesai, S. 58,
H.65.
Allah Resulünün (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittim:
“Ali bendendir, Ben de Ondanım”.Yahya bin Âdem’den, O da İsrail’den, o da Ebu İshak’tan, o da
Hubşi bin Cunadeti’s- Seluli’den: Hadislerle Hz. Ali, Nesai, S. 59,
H. 66.
Allah Resulü (s.a.v.) Ali’ye şöyle dedi:
“Sen Bendensin; Ben de Sendenim. Ubeydullah’dan, o da İsrail’den, o da Ebu İshak’dan, o da Bera bin
Azib (r.a.)’dan:
Hadislerle Hz. Ali, Nesai, S. 59,
H. 67.
Cenab-ı Peygamber (s.a.v.) Ali’ye şöyle dedi:
“Sen, katımda Harun’un derecesine sahipsin. Ben sendenim”.
Cafer’e de şöyle dedi:
“Sen benim hilkatıma ve ahlâkıma benzedin”
El Kasım el-Cermi’den,
O da İsrail’den, o da Ebu
İshak’dan, O da hubeyre bin Yerim ile Hâni bin hani’den, ikisi de Ali (k.v.)’den:
Hadislerle Hz. Ali, Nesai, S. 60,
H.68.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) buyururlar:
“Ey Ali! Sen dünyada da Seyyidsin, Âhirette de Seyyidsin”.
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi S. 250.
“Ey Ali! Seni sevene ve sözünü tasdik edene müjdeler olsun.
Sana buğz edene ve sözünü yalanlayana yazıklar olsun”.
Ammar bin Yasir (r.a.)’den:
Hz.Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 250.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar:
“ Ali (k.v.), günahları düşürmeye sebep olan bir yoldur
(Onun yolunu takip etmek lazım gelir).
O yoldan giren Mü’min olur, Ondan çıkan ise kafir olur”. (56)
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi,
“İnsanlar arasında, Allah Resulünün (s.a.v.) en çok sevdiği kişi kimdir?”
“Kadınlar arasında Fâtıma, erkekler arasında ise Ali (k.v.)’dir”,
. karşılıkları vardır. Onlara korku yoktur ve üzülecekler de değillerdir”. (Bakara-274)
“İman edip hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve barındırıp yardım edenler işte onlar birbirlerinin Velileridir”. (Enfal-72)
“Sana ilim geldikten sonra kim seninle o konuda (Hz. İsa konusunda) uğraşırsa de ki: ’gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra da lânetleşip Allah’ın lânetini yalancılar üzerine kılalım”. (Âl-i İmran-61)
“Gerçekten biziz sana Kevser (Hz. Fatıma ile Ali’den devam eden günahsızlar) veren. Rabbin için namaz kıl kan akıt-kurban kes. (Ya Muhammed) Sana laf atanın soyu kesilecektir”. (Kevser:1-3)
Gerek Kur’an’da gerekse Hadislerde hakkında en fazla övgüyle sözü edilen kişi Hz. Ali’dir.
Abdullah İbni Abbas, Hz. Ali hakkında 300 Âyet’in indiğini belirtirken; Ahmed bin Hanbel “Ali hakkında Resûlüllah’dan (a.s.v.) gelen fazilet dolu sözler kimse hakkında gelmedi” demektedir.
(Hz. Ali, Mustafa Yağmurlu, S.114, Beyan Yayınları).
Cenab-ı Resûlullah (a.s.v.) buyururlar ki:
“Ey Ali! Cebrail Seni sevdiğine inanıyor.”
Hz. Ali (k.v.)
dedi ki:
Cebrail beni sevecek dereceye ulaştı mı?
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu:
Evet, Cibril’den daha hayırlı olan Allah Azze ve celledir.
“Resulullah (a.s.v.) Taif günü Hz. Ali (k.v.)’yi çağırdı ve Onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: “Resulullah (a.s.v.) Amcasının oğluyla görüşmesini uzattı” dedi. (Resulullah a.s.v. bunu işitince):
Onunla hususi görüşmeyi Ben yapmadım. Allah yaptı”, buyurdu. Hz.Cabir (r.a.)’den:
(2) Kütüb-i Sitte Muhtasarı, İbrahim Canan, C. 12, S. 470 Hadis No: 4409. Peygamber (s.a.v.)’in yanındaydık; yanında bir kavim-topluluk oturmaktaydı. Ali (k.v.) içeriye girdi. O girince onlar çıktılar. Çıktıklarında onu kınamaya koyuldular ve dediler ki:
Vallahi o girdiği zaman çıkmayız”. Ondan sonra dönüp tekrar girdiler. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Vallahi Onu sokup, sizi çıkartan Ben değilim! Onu sokup sizi çıkartan bilakis Allah’tır!. İbrahim b. Sa’d b. Ebi Vakkas’tan, Oda babasından:
Hadislerle Hz. Ali, Nesâi, S. 38, H. 38.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar: “Göğe yükseltildiğim vakit, inciden bir saraya kadar götürüldüm. Döşeği parıldayan bir altındandı. Rabbim Ali hakkında, Bana üç haslet (özellik) Vahyetti:
Müslümanların Efendisidir,
Takva sahiplerinin İmamıdır
Cenab-ı Allah dört kimseyi sevmekle bana emretti ve kendisinin de onları sevdiğini bana haber verdi.
Ya Resûlallah, isimlerini bize söyle!
Hz. Peygamber:
Ali onlardandır – bunu üç kere buyurdu -, bir de Ebû Zer, Mikdad ve Selman’dır.(5) Hz. Büreyde(r.a.)’dan: Aynı eser, S.293.
Cebrail nazil oldu ve bana; Cenab-ı Allah’ın Ashabımdan dört kişiyi sevdiğini söyledi. Bunlar; Ali, Selman, Ebû Zer ve Mikdad’dır.(6) İbni Bureyde (r.a.)’dan:
Aynı eser S. 310.
Ya Ali! Rabbim bana seni din incelikleriyle iyice eğitmemi ve öğretmemi emretti ki, sen iyice kavrayıp kalbini dolduracak bir kudrete erişesin. Bunun üzerine de Kur’an’ın: ‘Onu, kavrayıp belleyecek kulak kavrar ve korur.’ (Hakka-12) Âyeti nazil oldu. İşte bu yüzden sen Âyette geçen ‘iyice kavrayıp belleyecek kudret oldun’.
Ebu Nuaym,Hilye,
C. 1, S. 80
“Resulullah (a.s.v.) minbere çıkıp bir hayli söz söylediler. Sonra ‘Ebû Talib oğlu Ali nerede’ buyurdular. Ali, koşup ‘buradayım Ya Resulallah’ dedi. Resulullah (a.s.v.), Onu kucaklayıp göğüslerine bastılar, iki gözünün ortasından öptüler ve yüce bir sesle şöyle buyurdular Ey Müslümanlar! Bu benim kardeşimdir, amcamın oğludur, damadımdır. Bu, etimdir, kanımdır, saçım-kılımdır. Bu, iki torunum cennet ehlinin gençlerinin uluları Hasan ile Hüseyin’in babasıdır. Bu, benden sıkıntıları giderendir. Bu, Allah’ın aslanıdır, yer yüzünde, düşmanlarına Allah’ın kılıcıdır. Allah’ın lâneti, lânet edenlerin lânetleri, (Hz.) Ali’ye buğz (içinden düşmanlık, kin beslemek) edene olsun; Ali’ye uzak olan, Allah’tan da uzaktır, benden de uzaktır. Allah’tan uzak olmayı, benden uzak olmayı seven, Ali’den uzak olsun. Burada bulunan, bulunmayana duyursun”. - Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) Veda Haccı’ndan Medine’ye dönerken “Gadir-i Humm” denen su başında Hz.Ali’yi yanına alarak şunları buyurdu:
Hicret’in Onuncu yılında Hz.Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) artık Risaleti’nin adetâ bir özeti ve tamamlayıcı olgusu olarak tarihlerde Veda Hacc’ı diye bilinen haccı yerine getirdi. Komşu kabilelerdeki Müslümanların da kendisine katılmalarını emretti ve Mekke’de 100 binin üzerinde insan toplandı; bir kişiyle başlayan İslâm davası 23 yıl gibi kısa bir zaman içerisinde 100 binden fazla kişiyi Hacc’da toplayabilecek hale gelmişti.
Veda Hacc’ında ‘Veda Hutbesi’ diye bilinen ve genel bir ‘tebliğ’ niteliğindeki hutbesini okuyup Hacc’ını da tamamladıktan sonra Medine’ye doğru yola koyuldu.yolda Gadir-i humm denilen bir su başına geldiğinde kafile durdu ve Rasûl-i Ekrem öğle vakti bir ağacın altına kurulan kürsüye çıkarak Hz.Ali’yi de yanına alıp şunları söyledi:
“Ey Müslümanlar! Ben ancak bir insanım! Rabbimin elçisi gelip de ona icabet etmem yakındır. Ben size iki kıymetli ve ağır şey bırakıyorum. Onlar birbirinden ayrılamaz. Eğer bunlara uyarsanız yolunuzu sapıtmazsınız. Bu iki kıymetli şeyden biri, içinde Nur ve doğru yol bulunan Allah’ın Kitabı’dır ki, O’nun gökten yere sarkıtılmış ipidir. Ona tutulan doğru yolu bulur, Ondan ayrılan sapar. Diğeri de Ehl-i Beyt’i Itret’imdir. Ehl-i Beyt’im hakkında sizi uyarırım; Ehl-i Beyt’im hakkında sizi uyarırım; Ehl-i Beyt’im hakkında sizi uyarırım.
“Ey Müslümanlar! Ben bütün Mü’minlere öz canlarından daha evlâ değil miyim? Öyleyse ben kimin Mevlâsıysam Ali de onun mevlâsıdır. Ya Rabb! Onu Velî edinenlerin Velisi ol, düşmanlarına da düşman ol!”
Sahih-i Müslim 325; Tirmizi, H. No: 4036, 4038; İ.Hanbel, Müsned, 182, 189, 3: 26. İ. Hanbel, Müsned, 4: 281, Buhari, Tarih, 1: 375, İ. Mace, Sünen, H. No:116, Beyan Yayınları’ndan Hz. Ali’nin yazarı Mustafa Yağmurlu der ki: “Sayıları 100’ü aşan muhaddis, müfessir ve tarihçi bu Hadis’i tevatüren rivayet etmişlerdir
Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:
“Ben sizlere iki şey bırakıyorum, eğer bunlara bağlanırsanız hiçbir vakit yolunuzu benden sonra kaybetmezsiniz. Biri diğerinden büyüktür. Biri Allah’ın Kitabıdır. Diğeri Ehl-i Beyt’imdir. Bunlar birbirinden ayrılmazlar. Havz-ı Kevser’de beraberce bana gelirler. Dikkat ediniz benden sonra bu iki ‘Emanete’ ne yapacaksınız?” (3) Zeyd b. Erkam’dan; Tirmizi, C. 2, S. 308.
Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:
“Ya Ali! Sen bana, Harun’un Musa’ya olan mevkiindesin (gibisin). O kadar ki; benden sonra Peygamber yoktur” Emir-ül Mü’minin Ebu Talib oğlu Ali (k.v.) Hicretten 23 yıl önce M. 600 yılında Haşimi Esed kızı Fatıma’dan, Kâbe-i Muazzama’da doğdu. Hakim Ebu Abdullah, Müstedrek C. 3, S.438’den: Şah Veliyullah Dehlevi, İzzetü’l Hıfa’da bu haberlerin mütevatir (herkesin dilinde, bildiği) olup, Hz. Ali’den önce ve sonra Kâbe’de başka doğan olmadığını belirtmektedirler.
Esma, Ebu Said, Malik b. Hasan’dan: Camiul Kebir, Camiussağir, Buhari, Taberi.
“Miraca gittiğimde Arş’ın Sakında şu yazıyı gördüm:
-‘Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulullah ve eyyetühü bi Ali – Allah’tan başka ilâh yoktur, Muhammed Allah’ın Resulüdür, (Muhammed’i) Ali ile destekledim ve yardım ettim”. Enes b. Malik (r.a.)’den:
Suyuti, Tefsir, Sure-i İsra; Zevahir ül Ukba, S. 69.
“Cennetin kapısında : ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulullah ve Ali, Resulullah (s.a.v.)’in kardeşidir, diye yer ve gökler daha yaratılmadan iki bin yıl önce yazılıdır” Cabir (r.a.)’den:
Taberani’den, Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, Terc. A. Fikri Yavuz, S. 243.
Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:
“Ali (k.v.) dünya ve Âhirette kardeşimdir”. (8)
Feyzü’l Kadir, C.4, s. 355, Hadis No: 5589.
Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:
“Ben hikmet eviyim, Ali kapısıdır”.
Tirmizi, Sahih, C.2, S. 399.
“Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır” Hz. İbn-i Abbas’dan:
Hakim-i Nişaburi, Müstedrek, C. 3, S. 126
“Ya Ali! Sen dünyada da Âhirette de benim kardeşimsin”. Hz.İbn-i Ömer’den:
Tirmizi, Menakıb, 3722.
“Hz. Ali (k.v.)’nin şöyle söylediğini işittim: “Daneyi açan, canlıları yaratan Zât-ı Zülcelâle yeminle söylüyorum: Ümmî Peygamberim aleyhisselâtü vesselam, bana şu hususu garantiledi: Beni Mü’min olan sevecek, münafık olan da bana buğzedecektir”. Zirr İbnu Hubeyş’den:
Kütüb-ü Sitte Muhtasarı, İbrahim Canan, C. 12, S. 468, Hadis No: 4408 Cenab-ı Resulallah (a.s.v.) buyururlar:
“Ya Ali! Cenab-ı Allah, Seni ve Neslini bağışlamıştır”.
Hz. Peygamberin Dilin Dört Halifesi, S. 249
Halamla birlikte Hz. Aişe radıyallahu anha’nın yanına gittim. Hz. Aişe’ye:
“Hangi kadın Resullullah aleyhissalatû vesselam’a daha sevgili idi? ” diye soruldu:
“Fatıma! Dedi.
Ya erkeklerden?” dendi.
“Fâtıma’nın kocası! Zira bildiğim kadarıyla (Ali k.v.) çok oruç tutar, çok namaz kılardı.”Cem’i İbnu Umeyr et-Teymi’den:
Kütüb-ü Sitte Muhtasarı, İbrahim Canan C.13, S,42 Hadis No: 4484
Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyurdular:
“Ali (k.v.) bendendir, Ben de Ondanım. Cenab-ı Allah ise bütün Mü’minlerin yardımcısıdır.
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S, 244.
“Ya Ali! İnsanlar iki soydandır (Şecereteyn) Ben ve Sen ise bir tek soydanız. Hz. Cabir (r.a.)’den:
Buhari, Müslim.
şu âyet indiği zaman (meâlen): “… Ey Peygamber ailesi Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor” (Ahzap-33), Resulullah (a.s.v.) sabah namazına giderken, altı aya yakın bir müddette, Hz. Fatıma ( k.v.) kapısına uğrayıp:
“Namaz (a kalkın) ey Ehl-i Beyt “Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor! Buyurdu. Hz. Enen (r.a.)’den:
Kütüb-ü Sitte Muhtasarı, C.13 S, 56, Hadis No: 4495.
“ Resulullah aleyhissalatu vesselam, üzerinde siyah (yünden) nakışlı bir kumaş olduğu halde sabahleyin (evden) çıktı. O sırada Hasan geldi, onu örtünün altına soktu. Sonra Hüseyin geldi onu da soktu. Sonra Fatıma geldi onu da örtünün altına soktu. Sonra Ali geldi Onu da örtünün altına aldı. Sonra da: “ Ey Ehl-i Beyt, Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor” (Ahzab-33) buyurdu.” (18) Hz. Aişe (r.a.)’den:
Aynı Eser, C. 13, S, 56, Hadis No: 4496.
“Resulullah ( a.s.v.) buyurdular ki:
“Haberiniz olsun! Ben size iki ağırlık bırakıyorum. Bunlardan biri Allah Teâla’nın Kitabı’dır. O, Allah’ın (sema-arz arasına uzanmış) ipi olup, kim ona tutunursa hidayet üzerine olur, kim de onu terk ederse dalâlete düşer. İkincisi itretim, Ehl-i Beytim’dir. “ Orada bulunanlar, Zeyd İbnu Erkam’a sordular:
“Kadınları da Ehl-i Beyt’inden midir ?”
“Hayır! Dedi, Allah’a yemin olsun, kadın bir müddet erkekle beraber olur. Sonra (kocası) onu boşar. O da babasına ve kavmine döner. Resulullah ( a.s.v.) Ehl-i Beyt’i aslı ve kendinden sonra sadaka haram olan asabesi’dir.” Zeyd İbnu Erkam(r.a.)’dan:
19- Aynı Eser, C. 13, S, 57, Hadis No: 4497.
Cenab-ı Resulullah ( a.s.v.) şöyle buyurdular:
Ama bundan sonra: “Hz. Ali’nin kapısından başka diğer şu kapıları kapamakla emrolundum”.
Onun hakkında sözcünüz diyeceğini dedi.
Ben Allah’a yemin ederim ki; “Ben (kendiliğimden) hiçbir şey kapamadım ve açmadım. Ancak emredildiğim Şeye tabi oldum”. Hz. Zeyd b. Erkam (r.a.)’dan:
Ahmed bin Hanbel, Müsned.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar:
“Ali ( k.v.) insanların hayırlısıdır. Onda şüphe eden nimeti inkar etmiş olur”.
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 245.
Resulullah ( s.a.v.) şöyle buyurdular:
“Ali, insanların hayırlısıdır. (Bundan) yüz çeviren nimete küfretmiş olur. Hz. Cabir (r.a.)’den:
Hz. Peygamberin dilinden Dört Halifesi, S. 246.
Ben Resulullah ( a.s.v.)’ın evinin kapısında iken şu Âyet nazil oldu:
“…Ey Ehl-i Beyt! Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor”. (Ahzab-
Evde Resulullah ( a.s.v.), Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin vardı. Onlara bir örtü bürüdü ve:
“Allah’ım, işte bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir, bunlardan günahı gider ve bunları kirlerden tertemiz kıl!” buyurdu. Ben atılıp:
“Ey Allah’ın Resulü! Ben Ehl-i Beyt’den değil miyim?” dedim. Bana:
“Sen (yerinde dur, sen zaten) hayırdasın, sen Resulullah’ın zevcesisin!” diye cevap verdi.”
Ümmü Seleme annemiz’den:
Kütüb-ü Sitte Muhtasarı, C. 13, S, 54 Hadis No: 4494.
“Resulullah (a.s.v.) buyurdular ki:
“Nimetleriyle sizi beslediği için Allah’ı sevin. Beni Allah sevdiği için sevin. Ehl-i Beyt’imi de benim sevdiğim için sevin”.İbn-i Abbas (r.a.)’dan:
Kütüb-i Sitte Muhtasarı, C.13, S, 52, Hadis No: 4492.
Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:
“ Ali (k.v.) iyi kimselerin önderidir, facirlerin (küfre varanların) katilidir. Ona yardım eden ( Allah tarafından) yardım olunmuştur. Ona hor bakandan Allah’ın yardımı kesilmiştir”
Hz. Peygamberin (a.s.v.) Dilinden Dört Halifesi, S. 246.
“Ben ve Ali, Allah’ın kulları üzerine, Allah’ın hüccetiyiz”. Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 246.
“Ben Allah’ın kulu, Resulü’nün kardeşiyim ve ben Sıddık-ı Ekber’im. Benden sonra Sıddık-ı Ekber olduğunu söyleyen yalancıdan başkası değildir. İnsanlardan yedi yıl önce namaz kıldım” Hz. Ali (k.v.)’den:
Kütüb-ü Sitte Muhtasarı, C. 16, S. 516, Hadis No: 6021.
Resulullah (a.s.v.) buyurdular ki:
“Hasan ve Hüseyn’i kim severse mutlaka beni de sevmiştir. Kim de Onlara buğz etmişse mutlaka bana buğz etmiştir”. Hz. Ebu Hureyre’den:
Kütüb-i Sitte Muhtasarı, C. 16, S. 519, Hadis No: 6024.
“Bir grup ashab, Resulullah’la birlikte Alleyhisselatu vesselam’ın davet edildiği bir yemeğe gittiler. Yolda, Hüseyn’e rasladılar, çocuklarla oynuyordu.
Ya’la der ki:
Resulullah Aleyhisselatü vesselam ellerini açtı Hüseyn’i yakalamaya çalıştı. Hüseyn de koşuyordu. Yakalayınca ellerinden birini çenesinin altına diğerini de ensesine koyup öptü ve :
“Hüseyn bendendir, Ben de Hüseyn’denim! Kim Hüseyn’i severse Allah da onu sevsin. Hüseyn sıbt’lardan bir sıbttır (torun)!” buyurdu” Hz. Ya’la İbnu Mürre’den:
Kütüb-i Sitte Muhtasarı, C. 16, S. 519, Hadis No: 6025.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar:
“Ben ve bu (Ali k.v.), Kıyamet gününde ümmetim üzerine hüccetiz (delil, aracı)” Hz. Enes (r.a.)’dan:- Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 247.
Hz. Resulullah (a.s.v.) buyururlar:
“Kardeşlerimin en hayırlısı Ali’dir. Amcalarımın en hayırlısı da Hamza (r.a.)’dır”. Hz. Abis İbn-i
Rabia’dan:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 247.
“Ali’den ne istiyorsunuz? Ali’den ne istiyorsunuz? Ali’den ne istiyorsunuz?
Doğrusu Ali Bendendir ve Ben de Ondanım.
O, Benden sonra bütün Mü’minlerin Velisidir” Hz. İmran İbn-i Hüseyn’den:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 247.
“Ey insanlar! Hz. Ali’den şikayet etmeyin.
Allah’a yemin ederim ki, O, Allah’ın zatında (Hakkını gözetmekte), (Yahut) Allah yolunda serttir”. Hz.
Ebu Said’den:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 248.
“Müjde olsun ya Ali (k.v.)! Senin hayatın ve ölümün Benimledir”.
Hz. İbn-i Kani’den:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 248.
“Ey Ali (k.v.)! Mü’min, Sana buğz etmez. Münafık da Seni sevmez”. Ümmü Seleme annemiz’den:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 248.
“İnsanların en şakisi olan iki adamı size bildireyim mi?
Birisi, deveyi öldüren Semud kavminin Uhaymir’i (kızıl suratlısı)dir. Diğeri de Senin şurana (başına)
vuracak olandır ey Ali! Hatta (akan kandan) şuran ıslanacaktır”. Hz. Ammar bin Yasir’den:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 249.
Resulullah (a.s.v.), mescidde ashabının arasında oturuyordu. O sırada Hz. Ali içeri girdi. Oturacak bir yer
aradı, bulamadı. Resulullah (a.s.v.) hangisi ona yer verecek diye ashabının yüzüne bakıyordu. Resulullah’ın
sağında oturmakta olan Hz. Ebubekir:
“- Ya Ebu Hasan, gel buraya otur”, dedi. Ali (k.v.), Ebu Bekir (r.a.)’le Hz. Peygamberin arasına oturdu. Peygamberimizin yüzü birdenbire ışıdı ve Ebu Bekir’e dönerek:
Ya Ebu Bekir, büyüklerin kadrini büyükler bilir”, dedi.
Enes (r.a.)’den:
Hadislerle Müslümanlık, S. 1048.
Amir b. Sa’d b. Ebi Vakkas, babasından naklediyor: Muaviye b. Ebi Süfyan, Sa’d’e Hz. Ali’ye (k.v.) küfretmesini emretti. Küfretmeyince, O’na:
“-Senin Ali’ye sövmene mani olan nedir?” diye sordu. Sa’d:
“-Allah Resulü (s.a.v)’in onun hakkında söylediği üç şey vardır ki, birine sahip olmam benim için kızıl tüylü deve sürüsüne sahip olmamdan daha iyidir, hatırladığım sürece ona asla sövemem! Bu üç şey şunlardır:
1-Vahiy indiği zaman Ali, iki oğlu ve Fâtıma (r.a.)’u alıp onları elbisesinin altına koyup şöyle buyurdu: “Rabbim! İşte bunlar benim Ehlim, Ehl-i Beyt’imdir”.
Savaşlarından birine çıktığı zaman Ali Ona dedi ki: “Beni çocuklar ve kadınlarla bıraktın.” Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Benim katımda Sen, Hârûn’un Mûsâ’nın katında ihrâz ettiği dereceyi ihrâz etmekten hoşlanmaz mısın? Ne var ki, Benden sonra peygamber yoktur!” İşte bunu da hatırladığımda Ona katiyen sövemem!Hayber günü Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mutlaka sancağı, Allah’ı ve elçisini seven bir adama vereceğim. Allah, onun elinde Hayber’in fethini müyesser kılacaktır”. Hepimiz heyecanla bekledik: Derken “Ali nerede?” diye sordu. “Gözü ağrıyor” dediler.
“Çağırın gelsin!” buyurdu (çağırdılar, geldi ve) Gözlerine mübarek tükürüğünü sürdü. (Hemen iyileşti) ve Sancağı ona verdi. Onun eliyle Allah, fethi müyesser kıldı.
Vallahi (bundan sonra) Muaviye, Medine’den çıkıncaya kadar Ali (k.v.) hakkında tek kelime bile söyleyemedi. Amir b. Sa’d b. Ebi Vakkas, o da babasından:
Hadislerle Müslümanlık,
S.1049-1050.
Hüseyn b. Sebre ve Amr b. Müslim, Zeyd b. Erkam (r.a.)’a gittiler.
“-Zeyd’e, Resulullah (s.a.v.)’dan duyduklarından bize biraz anlat”, dedi. Zeyd: “Birgün Resulullah (s.a.v.), Mekke ile Medine arasındaki ‘Humma’ denilen yerde bize bir konuşma yaptı. Allah’a Hamd ve sena etti. Bize öğütler verdi ve bazı şeyleri hatırlattıktan sonra şöyle dedi:
“Ben de sizin gibi insanım. Rabbime kavuşma günüm yaklaştı. Size iki şey bırakıyorum. Birisi Allah’ın Kitab’ıdır. Hidâyet ve Nur Ondadır. Ona sahip olun, sımsıkı sarılın”. Bu sözlerle Kur’an-ı Kerim’e karşı ilgi ve rağbeti teşvik ettikten sonra:
“İkincisi de Ehl-i Beyt’imdir”, diyerek ‘İki defa’, “Ehl-i Beyt’ime yapacağınız muamelede şahidinizin Allah olduğunu unutmayın. Ehl-i Beyt’ime yapacağınız muamelede şahidinizin Allah olduğunu unutmayın”, buyurdu, dedi.
Hüseyn: Zeyd, Resulullah’ın Ehl-i Beyt’i kimlerdir? Hanımları da Ehl-i Beyt’inden değil midir?” diye sordu. Zeyd:
Evet, kadınlar da Ehl-i Beyt’indendir. Fakat Ehl-i Beyt’i kendisinden sonra sadaka ve zekat almaları haram olan kimselerdir”, dedi.
Hüseyn:
Kim Onlar? diye sordu. Zeyd:
Hz. Ali’nin, Abbas’ın, Cafer’in ve Akil’in nesilleridir”, diye cevap verdi. Hüseyn:
Bunların hepsine de sadaka haram mı? dedi. Zeyd de:
“- Evet”, cevabını verdi.Hüseyn b. Sebre ve Amr b. Müslim’den:
Hadislerle Müslümanlık, S. 1044-1045.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyurdular:
“Otur, Ey Ebu Turab!”
(Ebu Turab, Hz. Ali (k.v.)’nin lâkabıdır. Hz. Peygamber (a.s.v.) bu lakabı kendilerine vermiştir) Sehl b. Sa’d dan:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 249.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar:
“Ali’yi anmak bir ibadettir”.
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 250.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar:
“Ali’yi münafık sevmez, O’na Mü’min buğz etmez”. Ümmü Seleme annemizden:
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 250.
“Allah Resulu (a.s.v.) ile ilk namaz kılan (kişi) Ali (k.v.)’dir.
İlk Müslüman olan (kişi) Ali bin Ebi Tâlib (k.v.) dir”. (43) Zeyd b. Erkam, İbn Abbas, Büreyde, Malik bin el-Huveyris, Ebu Rafi ve Enes b. Malik (r.a.)’den:
Tirmizi, Tuhfe 10, 238; Ahmed b. Hanbel, 4, 368-371; İbn-i Sa’d, 3, 21; Nesâi, H. 2-3-4.
Allah Resulu (s.a.v.) Hayber günü şöyle buyurdu:
“Yarın bu sancağı muhakkak Allah’ın fethi elinde müyesser kılacak olduğu bir adama vereceğim ki O, Allah’ı ve Resulünü sever. Allah ve Resulü de onu sever. Sabah olunca Allah Resulünün yanına erken gittiler. Her biri sancağın kendisine verilmesini umuyordu. Şöyle buyurdu:
“Ebu Taliboğlu Ali nerede?”
“Gözü ağrıyor!” dediler.
“Haber gönderin, gelsin”.
Haber gönderilip getirildi; Allah Resulü (s.a.v.) mübarek tükrüğünü Onun gözlerine sürdü ve Ona dua etti; Hemen iyileşip bir şeyi kalmadı. Sanki hiçbir sancısı yokmuş gibi oldu. Daha sonra sancağı Ona verdi.
Ali (k.v.) şöyle dedi:
“Ey Allah’ın Resulü! Onlar Bizim gibi oluncaya kadar onlarla savaşalım mı?”
“Acele etme! Önce sahalarına in; sonra onları islâm’a çağır ve Allah tarafından onlara ne gerektiğini bildir. Vallahi Allah’ın seninle bir adamı hidayet’e erdirmesi senin için kızıl tüylü deve sürülerinden daha iyidir!”. Buyurdu. Sehel b. Sa’d (r.a.)’dan:
Hadislerle Hz. Ali, Nesâi, S. 15-16, H.16.
Hz. Ali oğlu Hasan (r.a.), başında siyah bir sarık olduğu halde halkı toplayıp şöyle dedi:
“Dün, evvelkilerin yetişemediği, sonrakilerin de erişemiyeceği, Allah Resulü (s.a.v.)’in hakkında şöyle buyurduğu bir zatı öldürdünüz:
“Sancağı, behemehal yarın Allah ve Resulünü seven ve Allah ve Resulü tarafından pek sevilen sağında Cibril’in, solunda ise Mikail’in savaşacağı, Alah’ın (Hayber) fethini elinde müyesser kılıncaya kadar sancağının geri çevrilemeyeceği bir adama vereceğim”. Hayber’i fethetti. Sadece ailesine satın almak istediği bir hizmetçi alabilmeye yeten dokuzyüz dirhemden başka dinar ve dirhem bırakmadı (hepsini Allah yolunda tasadduk etti) Hübeyre bin Yerim’den:
Hadislerle Hz. Ali, Nesâi, S. 21-22,
H.22.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) şöyle buyurdu:
“ Ey Kureyş topluluğu! Vallahi Allah, içinizden İman için kalbini imtihan ettiği bir adam gönderecek ve din için (sizin) boynunuzu vuracak (veya bazınızın boynunu vuracak)tır”, dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir (r.a.), “Ey Allah’ın Resulü O adam Ben miyim?” diye sorunca “Hayır!” dedi.
Ömer (r.a.), öne atılıp şöyle dedi:
“Acaba O adam Ben miyim, Ey Allah’ın Resulü?”
“Hayır, O adam pabucu (mu) tamir eden kişidir!” buyurdu. O anda Ali’ye (k.v.) pabucunu vermiş tamir ettiriyordu. ( Mansur’dan, O da, Rıb’i den, O da Ali (k.v.)’den :
Hadislerle Hz. Ali, Nesai, S. 31,
H. 30.
“ Allah Resulü (s.a.v.), Ali (k.v.)’nin kapısı hariç mescidin tüm kapılarının kapanmasını emretti”. Ebu
Belec’den, O da Amr bin Meymun’dan, O da İbn Abbas (r.a.)’dan: Hadislerle Hz. Ali, Nesai, S. 40, H. 41.
Peygamber (s.a.v.) Ali’ye şöyle dedi:
“Sen Benim katımda, Harun’un Musa’nın katındaki derecesindesin!” Yahya bin Said’den, o da Said bin
el-Müseyyeb’den, o da Sa’d bin ebi Vakkas (r.a.)’dan:
Hadislerle Hz. Ali, Nesai, S. 42, H. 44.
Necran Hıristiyanlarından bir grup elçi Peygamberimize (a.s.v.) geldiler. Hz. İsa’nın Tanrı olduğunu iddia ediyorlardı. Peygamberimiz onlara: “Hepimiz Ehl-i Beytimizi toplayalım, Dua edelim. Allah’ın lânetini yalancıların üzerine dileyelim”, dedi.
“Hz. Peygamber, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin (Onlara selam olsun)’i çağırdı. Yapacağı duaya âmin demelerini istedi. Dua etti ve Allah’ım benim Ehl-i Beytim işte bunlardır, dedi. Fakat Necran’lılar işin sonunun aleyhlerine olacağından korkarak çekip gittiler.
Aşağıdaki Âyet bu sebeple nâzil olmuştur:
“Artık sana bu ilim geldikten sonra kim seninle Onun hakkında çekişirse de ki: Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım ve kendimiz de gelelim. Hep bir arada dua ve niyaz edelim de Allah’ın lânetini yalancıların üstüne okuyalım (Al-i İmran-61)”. Amir b. Sa’d b. Ebi Vakkas, o da babasından:Hadislerle Müslümanlık, Ahmed b. Hanbel, Müsned, Müslim, Tirmizi.
Allah Resulü (s.a.v.) buyurdu:
“ Şüphe yok ki, Ali Bendendir, Ben de Ondanım. (O) Benden sonra her mü’minin Velisidir”. Mutarrif bin Abdillah’dan, O da İmran bin Hüseyn (r.a.)’dan:
Hadislerle Hz. Ali, Nesai, S. 58,
H.65.
Allah Resulünün (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittim:
“Ali bendendir, Ben de Ondanım”.Yahya bin Âdem’den, O da İsrail’den, o da Ebu İshak’tan, o da
Hubşi bin Cunadeti’s- Seluli’den: Hadislerle Hz. Ali, Nesai, S. 59,
H. 66.
Allah Resulü (s.a.v.) Ali’ye şöyle dedi:
“Sen Bendensin; Ben de Sendenim. Ubeydullah’dan, o da İsrail’den, o da Ebu İshak’dan, o da Bera bin
Azib (r.a.)’dan:
Hadislerle Hz. Ali, Nesai, S. 59,
H. 67.
Cenab-ı Peygamber (s.a.v.) Ali’ye şöyle dedi:
“Sen, katımda Harun’un derecesine sahipsin. Ben sendenim”.
Cafer’e de şöyle dedi:
“Sen benim hilkatıma ve ahlâkıma benzedin”
El Kasım el-Cermi’den,
O da İsrail’den, o da Ebu
İshak’dan, O da hubeyre bin Yerim ile Hâni bin hani’den, ikisi de Ali (k.v.)’den:
Hadislerle Hz. Ali, Nesai, S. 60,
H.68.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) buyururlar:
“Ey Ali! Sen dünyada da Seyyidsin, Âhirette de Seyyidsin”.
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi S. 250.
“Ey Ali! Seni sevene ve sözünü tasdik edene müjdeler olsun.
Sana buğz edene ve sözünü yalanlayana yazıklar olsun”.
Ammar bin Yasir (r.a.)’den:
Hz.Peygamberin Dilinden Dört Halifesi, S. 250.
Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar:
“ Ali (k.v.), günahları düşürmeye sebep olan bir yoldur
(Onun yolunu takip etmek lazım gelir).
O yoldan giren Mü’min olur, Ondan çıkan ise kafir olur”. (56)
Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi,
“İnsanlar arasında, Allah Resulünün (s.a.v.) en çok sevdiği kişi kimdir?”
“Kadınlar arasında Fâtıma, erkekler arasında ise Ali (k.v.)’dir”,
.