Şecere Nedir,Kaç Çeşit Şecere Vardır…
Bir ailenin bilinen en eski atasından başlayarak son üyelerine kadar bütün ailenin bir kökten geldiğini gösteren ağaç görünümü içinde gösteren çizelgedir
Ehli Beyt Soy Şeceresi ise!
Emirül Müminin Hz.Ali ile Hz.Fatima’nın evlatları Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin’in zürriyetini devam eden ve son aile ferdine kadar bu mübarek soydan geldiklerini gösteren önemli bir belgedir…
Ehli beytin şecereleri ve kayıtları! Şura suresi 23.Ayet,Ahzap suresi 33.Ayetleri nazil olduktan sonra Hz Peygamber SAV efendimiz Hz.Ali’yi görevlendirerek bu kutlu soyun kayıtları tutulmuş,Ehlibeyte zekât ve sadakanın haram olduğu bildirilmiş.Onlara,sadece fey ve ganimetten hise verilmiştir.
Daha sonra islam devletlerin’den başnakipler ve onların görevlendirdikleri nakibül-eşrâf kaymakamları tarafından şecerenin evveliyatı olmak kaydıyla enaz iki şahit huzurunda tanzim edilerek Allah Resul’ünün torunlarına verilen önemli ve maneviyatı büyük bir soy belgesidır.!!! Sizlerinde bildiğiniz gibi Osmanlı Devletinin kurulması ile birlikte bu ülkeye gelen Resulullahın SAV evlatları seyyidleri ve şerifleri tek tek kayıt altına alınması için başta Osmanlı devletının kurucusu cennet mekan Gazi Osman beyin emir ve talimatı ile,Abbasiler,Fatımiler, Selçukiler ve diğer İslam devletlerinde olduğu gibi,kendi ülkesine gelen bu mübarek zatların hak ve hukuklarının korunması sahte seyyidliği önlemek için “SADAT BAKANLIĞINI BURSA’DA KURDURMUŞTUR”
İlk Sadat bakanı Seyyid Muhammed buhari(Emir Sultanın talebelerinden seyyid Ali Natadır.
Bu bakanlık 150 yıl devam etmiştir,bir ara bakanlık kaldırılınca seyyid olmayan sahtekârların meydana çıkmasıyla 2.Sultan Beyazıt tarafından 1494 yılında tekrar İstanbul da başnakiplik kurumu kurulmuştur,bu kurumun başkanlığına seyyid Mahmud efendi atanmış,Osmanlı devletinin kuruluşundan 3 Mart 1924 tarihine kadar devam etmiştir. 600 yıl içersinde 66 tane başnakip,280 tane’de nakibül-eşrâf kaymakamları görev almışlar.Bunların görevleri Seyyid ve Şerifleri bilimsel olarak kayıt altına alarak Hz.
Peygamberin SAV hatırı için bu kiymetli insanlara bazı imtiyazlar verilmiştir.
Padişah tarafından saygı ve hürmet gösterilmiş,askerden ve vergiden muaf tutulmuşlar,onlara beratlar verilmiştir.
Fakir olan seyyidlere maaş bağlanmış, İmparatorluğun önemli törenlerde ve toplantılarında padişahın yanında protokolun önünde oturturmuşlar onların kızlarını dengi ve soylu ailelerle evlendirmişler.
Saddattan olduğuna dair ellerine
şecere veya birer hüccet verilmiştır.
Halifeliğin kaldırılması ile birlikte Nakibül eşrâflık kurum’da lağvedilince
Gerçek Seyyidler arka plana atılarak,bunların yerine bazı grupları,Nakşi Tarikat Şeyhleri bazı Alevi dedeleri,Bektaşi babaları
ve hatırı sayılır aileleri Türk milletine seyyid ve ehl-i beyt diye tanıtmışlar,bugün Osmanlı arşivi ile istanbul il müftülüğü meşihat ve şerriye sicillerinde bulunan nakibül eşraf defterleri üzerinde yapmış olduğumuz araştırma ve çalışmalarımızda bunların böyle olmadığını görüyoruz.
Günümüzde de gerçek Seyyid veya Şerif olduğunu iddia eden kardeşlerimiz mutlaka ellerinde Osmanlı döneminde Nakibül Eşrâf kaymakamları tarafından verilmiş bulunan “NESEB /SOY EHL-İ BEYT ŞECERESİ OLMASI GEREKİR!!!
Şecere elinde bulunduran Seyyid ve Şeriflerimiz en azında o şecerenin doğru ve gerçek olması için şecere geriye doğru 1924 yılından önce nakibül eşrâf kaymakamları tarafından düzenlenmiş olacak.Şecerenin alt tarafından şecereyi düzenleyen nakibül eşrâf kaymakamının mühürü ve imzası olacak. Şecerenin alt kısmında yani son bitiminde o ailenın reisi (seyyidin) ismi baba ismi ve lakabı yazılı olacak 1924 tarihinden önce yaşamış olacak.Osmanlı döneminde görevli Nakibül eşrâf kaymakamların mühürü olmayan şecereler geçersizdır.Çoğu zaman kontrol için derneğimize getirilen sözde şecereler 1924 tarihinden sonrası görevli olmayan bilmişlik taslayan sözde alim olduğunu iddia eden bazı şecere sahtekârları tarafından vatandaşlarımıza üç ila beşbin dolar karşılığında verilen sahte şecerelerdır.
Bu şecerelerin geçerliği yoktur.
Bu tür şecereleri evinde işyerinde ve elinde bulunduran kişilere sesleniyorum!
Bu belgelerin ve şecerelerin geçerliliği yoktur,lüzumsüz yere paralarınızı böyle sahtekârlara kaptırmayın..
islam dünyasında ne kadar Allah Resulünün torunları varsa;Başta Abbasiler,Fatımiler Memluklar,Selçukiler ve Osmanlı Devleti tarafından bunları kayıt altına alınmışlardır,tutulan kayıtlar,belgeler,
hüccetler ve Nakibül Eşrâf Defterleri
İstanbul il Müftülüğü Meşihat ve Şerriye Sicilleri arşivinde mevcuttur…Altıyüz yıllık zaman zarfından nakibül-eşrâfların tutmuş oldukları 66 tane defter istanbul il müftülüğü
Meşihat ve şerriye sicilleri arşivinde muhafaza edilmektedır.
İslam dünyasının genelinde Peygamber efendimizin torunları yarısından fazlası Türkiyede yaşiyorlar,4/1 Doğu ve Güneydoğuda 4/3’de Akdeniz bölgesi,Karadeniz bölgesi,
Orta Anadolu bölgesi, Marmara bölgesi ve Ege bölgesinde yaşıyorlar..
Bir seyyid nereye göçetmiş,nerede doğmuş nerde büyümüş ise o yörenin dili ve kültürünü benimsemiştir…
Dolaysıyla Türk milleti Peygamber SAV efendimizin mirasına ve soyuna sahip çıkmış,hiçbir zaman inkâr edilemez.
Nakibül-Eşrâflık Kurumunun Ana Temeli Rasulullah SAV tarafından atılmıştır.!!!
Ehli Beyt ile ilgili işlerini takib etmek üzere Rasulullah SAV tarafından tayin edilen ilk memur Hz.Ali R.A.dir.
Dört halife devri ve Ashâbın Ehli beytle ilgili tutumlarını islami devirde de devam etmiştir. ilk defa Şecerelerin tutulması ikinci Halife Hz.Ömer tarafından görevlendirilen memurlar vasıtası ile olmuştur. Emevilerde bir iki halife istisna edilirse,Haşimilere ve Abbasiler’e karşı olan düşmanlıkları açıkça meydandadır.
Hilafetin Abbasilere geçmesi ile Rasulullah ın SAV soyunun fey ve ganimetlerde ki hissesi,Neseblerin korunması ve özelikle Hz.Peygamber’e olan saygı sebebi ile Hicri üçüncü asır ortalarında ilk defa Nikabet teşkilatı Abbasiler bünyesinde kurulmuş,Abbasiler ve Talibiler için ayrı ayrı Nakibü’l Nükabalar tayin edilmiştir,teşkilat Abbasiler bünyesinde sonuna kadar devam etmiştir.Nikabette ilk önemli değişiklik Nikabetin Hasani ve Hüseynilere tahsisi ile Fatimiler yapmıştır.
Eyyübiler,Memluklar,
Selçuklular ve İlhanlılarda esasta pek değişmeyen nikabet teşkilatı Memluk,ilhanlı ve Anadolu Selçuklularının bıraktığı ortaklaşa miras olarak Osmanlılara geçmiştir.Şu veya bu devlet vesilesi ile Abbasilerdeki orijinalina ulaşan Nikabet Makamı başındaki Nakibü’l eşrafların vazifeleri hemen hiç değişmeden Osmanlılarda aynen kalmıştır.
Nikabetin kuruluş sebebi bir başka ifadesiyle sahte seyyidlere mani olmak ve gerçek seyyidlere de hürmetle özleştirilen Peygambere SAV hürmet ve tazimdir, Seyyidlerle ilgili vesika ve Şecerelerde özellikle Şura suresi 23.Âyeti ile
bu husus zaman zaman dile getirildiği gibi,bütün İslam Devletlerinde seyyidlere hürmet edilmiş,onlara olan hürmet ise,kendilerini temsil eden Nakibü’l eşrâfların şahıslarında daha bariz olarak kendini hissettirmiştir. Osmanlılarda,
Nakibü’l -eşrâflarîn idare mekanizmasında rolü ve yeri olmadığı halde,bütün önemli devlet törenlerine katılarak Padişahın yanında otururlardı.
Hz. Peygamberin SAV Emriyle kurulmuş bulunan bu mübarek ve güzide kurum maalesef Cumhuriyetin ilanından bir yıl sonra 3 mart 1924 tarihinde lağvedilerek ortadan kaldırılmıştır…